100 yılı aşkın süredir İstanbul’un yedinci tepesinden şehri izleyen Bulgur Palas, Tarihî Yarımada’nın yeni kültür ve sanat odaklı yaşam alanlarından biri olarak kent hayatında yerini aldı. Bulgur Palas, açılışı kapsamında, dünyadaki toplumsal değişimlerin görsel hafızasını da bir sergi aracılığıyla İstanbullularla buluşturdu.
İstanbul’un hafıza tarihi açısından çok değerli bir yapı olan ve yıllardır kaderine terkedilen Bulgur Palas; çok özel bir çalışma sonunda İBB’nin iştirak şirketleri KİPTAŞ, İGDAŞ, İstanbul İmar AŞ, İSTAÇ ve İSTON tarafından 2021 yılında satın alındı. Böylece İstanbul’un yedinci tepesi yeniden İstanbulluların oldu. KİPTAŞ müşavirliğinde sürdürülen çalışmalarla, Bulgur Palas’ın özgünlüğünü korumak ve malzemeleri bütünlüğe aykırı olmayacak şekilde onararak olası depreme karşı güçlendirmeler de yapıldı. KİPTAŞ koordinasyonunda restore edilen Bulgur Palas, İBB Miras’ın titiz tasarımıyla çok özel bir kültür sanat mekânına dönüştü. Tarihî yapı; 135 kişilik kütüphanesiyle, sergi salonu, öğrenci kulüplerinin kullanımına tahsis edilen alanlar, restoran, çok amaçlı etkinlik alanları ve benzersiz İstanbul manzarasına sahip seyir terasıyla artık bir yaşam merkezi olarak tüm İstanbullularla buluşuyor.
20. yüzyıl İstanbul sivil mimarisinin dikkat çeken örneklerinden biri olan ve 100 yılı aşkın süredir Cerrahpaşa’nın yanı başında tarihi yarımadayı süsleyen Bulgur Palas, kültür ve sanatın canlılığını taşıyarak şehrin yeni çekim merkezi olacak.
“Magnum İstanbul’da” Sergisi ile Açılış…
Bulgur Palas, dünyanın en saygın fotoğraf ajanslarından biri olan Magnum Photos’un “Magnum İstanbul’da” sergisini ağırlıyor. Paris, Londra ve New York merkezli fotoğraf ajansı Magnum Photos’un 77. yıl sergisi olan “Magnum İstanbul’da”, 70 sanatçının 200’den fazla fotoğrafından oluşuyor. 2017 yılında ajansa katılan, savaş muhabirliği alanında The Bayeux Calvados Halködülü ve iki defa World Press Photo (Dünya Basın Fotoğrafları) ödülü sahibi Türk fotoğrafçı Emin Özmen’in 30 fotoğrafına da sergide özel bir bölüm olarak yer veriliyor.
Magnum Photos’un İzinde 77 Yıl…
1947 yılında Robert Capa, Henri Cartier-Bresson, George Rodger ve David Seymour tarafından kurulan Magnum Photos’un geniş arşivine bir bakış sunan “Magnum İstanbul’da” sergisi, izleyicileri efsanevi fotoğraf ajansının kuruluşu ve gelişiminin ardındaki fikir ve ideallerin izlerini sürmeye de davet ediyor.
Magnum fotoğrafçılarının ülkü ve amaçlarını belgelemeye olan bağlılıkları, sergi için güçlü bir anlatı sağlıyor. 20. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar olan tarihi, ajansın ünlü ustalarının objektifinden inceleyen ve dünya toplumlarının içinden geçtikleri değişimleri tarihe not düşen sergi, bu fotoğrafçıların kolektif görsel belleğimize katkılarına dair yeni ve aydınlatıcı bir bakış açısı sunuyor.
“Magnum İstanbul’da” sergisi, bazıları dünyanın en ikonik fotoğrafları arasında değerlendirilen 200’ün üzerinde eserden oluşuyor. Sergide; Jonas Bendiksen, Henri Cartier-Bresson, Cornell ve Robert Capa, Ara Güler, David Seymour, Olivia Arthur, Raymond Depardon, BiekeDepoorter, Elliott Erwitt, Stuart Franklin, Leonard Freed, Eve Arnold, Paul Fusco, Cristina Garcia Rodero, Burt Glinn, Jim Goldberg, Marilyn Silverstone, Sergio Larrain, Susan Meiselas, Wayne Miller, Marc Riboud, Alessandra Sanguinetti, Chris Steele-Perkins, Dennis Stock ve Alex Webb gibi önemli fotoğrafçıların da aralarında bulunduğu 70 sanatçının çalışmaları yer alıyor.
Eserleri TIME, New York Times, Washington Post, Der Spiegel, Le Monde, Paris Match, Newsweek gibi dünyaca ünlü medya kuruluşlarınca yayınlanan; World Press Photo Multimedia yarışmalarında jüri üyeliği yapan Emin Özmen’in fotoğrafları da “Magnum İstanbul’da” sergisinde özel bir bölüm olarak karşımıza çıkıyor. Yıllar boyunca “kendi” şehrini belgeleyen bir kent sakini olan Özmen’in İstanbul’a dair vizyonu, Magnum’daki meslektaşlarının küresel anlatılarının yanı sıra yerel bir bileşen sunuyor.
“Magnum İstanbul’da” sergisi, 29 Şubat – 31 Ağustos 2024 tarihlerinde pazartesi hariç her gün 10.00 – 19.00 saatleri arasında Bulgur Palas’ta ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
BULGUR PALAS
Bolulu Habib Bey Konağı, bilinen adıyla Bulgur Palas, 20. yüzyıl İstanbul sivil mimarisini yansıtan önemli örneklerden biridir. Fatih’te, şehrin yedinci tepesi olarak tanımlanan Kocamustafapaşa Tepesi’nde bulunan görkemli yapı, dönemin Bolu Milletvekili Mehmet Habib Bey tarafından yaptırılmıştır. Konağın “Bulgur Palas” olarak anılmasının sebebi, tahıl ticaretiyle zenginleşen Bolulu Mehmet Habib Bey’in “Bulgur Kralı Habib Bey” adıyla ünlenmesidir.
1912 yılına tarihlenen konağın, İtalyan Mimar Giulio Mongeri’nin imzasını taşıdığı düşünülmektedir. Mimari özellikleri açısından Mimar Mongeri’nin de önemli temsilcileri arasında yer aldığı Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın başarılı bir örneğini sergilemektedir. Konağın inşa sürecinde ekonomik açıdan büyük bir yükün altına giren Mehmet Habib Bey’in ödeyemediği borçları nedeniyle 1926 yılında Osmanlı Bankası’na devredilen yapı, uzun yıllar Osmanlı Bankası arşivi olarak kullanılmış, aynı zamanda banka çalışanlarının konutu olarak da işlev görmüştür. Osmanlı Bankası’nın 2001 yılında özel bir bankaya devredilmesiyle yapının mülkiyeti de el değişmiştir.
Kent sakinlerinin erişimine kapalı özel bir mülk iken 2021yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından satın alınarak İstanbullulara armağan edilmiştir.
Restorasyonunu KİPTAŞ’ın, yeniden işlevlendirme sürecini ise İBB Miras’ın üstlendiği Bulgur Palas; kütüphanesi, çok amaçlı etkinlik alanları, sosyal mekânları ve seyir terasıyla tüm İstanbullulara hizmet veren kamusal bir yaşam alanı olarak 2024 yılında kent hayatına kazandırılmıştır.