Farklı bir ülkeye taşınmak, dışarıdan bakıldığında cazip ve heyecan verici görünse de, herkese mutluluk getirdiği söylenemez. Yeni başlangıçlar çoğu zaman eski alışkanlıklardan vazgeçmeyi, geçmişle vedalaşmayı, konfor alanından çıkmayı, belirsizlikleri göze almayı, hatta köprüleri yakıp sıfırdan bir hayat inşa etmeyi gerektirebilir.
Diyelim ki değişimlere açık, sabırlı, güçlü, cesaretli bir insansınız; yeni bir ülkeye yerleşeceğiniz için de çok heyecanlısınız. “Adımımı atayım da, gerisi kendiliğinden gelir.” diyorsanız fena halde yanılırsınız. Çünkü ülkeye kabul edilir edilmez geçici veya kalıcı oturum izni almak, ev bulmak, elektrik, su, internet gibi abonelikleri açtırmak, telefon hattı edinmek, ulaşım sistemini öğrenmek, adresinizi resmi makamlara bildirmek, kimlik veya ID numarası sahibi olmak, banka işlemleri yaptırmak, sağlık sistemine kaydolmak gibi bir dizi işi zamana yaymadan halletmek zorundasınız. Çevre edinmek, dil öğrenmek, kültürel farklılıklara uyum sağlamak, önyargılarla mücadele etmek, bürokrasiyi anlamak, özlem, aidiyet gibi duygularla başa çıkmak, eski ve yeni kimlik arasında denge kurmak gibi güçlükler de cabası!
Tüm bu zorlukların üstesinden gelmek için bazen İngilizce gibi yaygın ve ortak bir dili bilmek de yeterli olmayabilir. Misal, market raflarında dizili ürünlerin içeriklerini, yol tariflerini, imzalanması gereken kontratları, kesilen faturayı anlamak, fiyat sormak, ev tutmak, banka hesabı açtırmak, doktora şikayetinizi anlatmak gibi kulağa kolay gelen işler için yerel dile ihtiyaç duyabilirsiniz. Kendi ülkenizde kolayca halledebileceğiniz bu eylemler sistemine hakim olmadığınız bir ülkede, sokaklarını tanımadığınız bir kentte, işleyişini bilmediğiniz bir bürokraside, yabancısı olduğunuz bir toplumda eziyete dönüşebilir. Sadece dil değil, her şey yabancıdır çünkü; yediğiniz yemekten içtiğiniz suya, bindiğiniz otobüsten baktığınız tabelaya kadar!
Herkes Aynı Hızda Öğrenemez
Yerel dili öğrenmek, sadece günlük yaşamı kolaylaştırmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal ilişkilerdeki güveni artırır, kültürel engelleri aşmaya yardımcı olur, bürokratik işlemlerin daha hızlı ve doğru bir şekilde yapılmasını sağlar… Hem dil öğrenimini teşvik etmek hem de sosyal uyumu kolaylaştırmak amacıyla ücretsiz ya da düşük ücretli kurs imkanı sağlayan ülkelerde bu sorun daha kolay aşılabilir, fakat her ülkenin göçmenlere sunduğu destekler aynı seviyelerde olmayabilir. Avrupa ülkesi olsa bile! Ülkenin ekonomik zorluklar yaşaması, göçmen nüfusunun düşük olması, siyasi belirsizlik ve toplumun yabancılara karşı olumsuz tutumu gibi faktörler, bazı ülkelerde eğitim olanaklarının sınırlı kalmasına yol açabilir. Böyle bir ülkede yeni bir yaşam inşa etmeye çalışan göçmenlerin daha fazla bireysel çaba göstermeleri ve eğitim için bütçe yaratmaları gerekebilir. Hatta yaşın ilerlemiş olması, yoğun çalışma temposu, yanlış öğrenme yöntemleri, önyargılar, sürekli ana dile başvurma alışkanlığı, yeni dilin yapısının ana dilden çok farklı olması, pratik yapacak veya çalışacak uygun bir ortamın bulunmaması, motivasyon eksikliği gibi nedenler de öğrenme sürecini uzatabilir. Kişiler sosyal çekingenlik, düşük özgüven, hafıza problemleri, depresyon, kaygı bozuklukları gibi psikolojik sorunlara, disleksi, dikkat eksikliği (DEHB) gibi nörolojik farklılıklara ya da fiziki engellere sahipse yeni bir dil öğrenmek daha karmaşık bir hale gelebilir.
Bunca zorluğun içinde yol almaya çalışırken, “Ne zamandır oradasın, dili nasıl öğrenemedin?”, “Hala aksanın var.”, “Kursu niye bitiremedin?”, “Yeterince gayret etmiyorsun galiba, daha çok çabalamalısın.” gibi kolayca yöneltilen eleştirilere kulak tıkamak faydalı olabilir.
Mehtap Doğan
Ocak 2025 / İsveç
MERAKLISINA:
GÖÇMENLER İÇİN İSVEÇÇE KURSU / SFI NEDİR? https://youtu.be/RaZnLeROKN0?si=QsxaH8Yad89GYVQ3
Bir Avrupa Macerası Instagram: https://www.instagram.com/biravrupamacerasi