Hakkımızda
Değerli Mesele dostu,
Basılı yayın hayatına Aralık 2016 itibarıyla son veren Mesele Dergisi, 1 Ocak 2017’den bu yana mesele121.org adresinde yayınına devam ediyor.
Neden mesele121?
Çünkü 10 yıl boyunca kesintisiz her ay yayınlanan Mesele 120. sayısı ile matbaalara veda etti ve internet 121. sayımız oldu.
Mesele’de amacımız kitaplar üzerinden Türkiye’yi ve dünyayı tartışmak ama sadece kitapla sınırlamıyoruz tabii ki…
Öncelikle “Sözümüz” var. Söyleyecek bir şeyiniz yoksa yayıncılık yapmanın da anlamı kalmıyor…
Sizin sözünüz de bizim için çok değerli… Hakemli dergi olmasak da belli kriterlerimiz var. [email protected] adresine gönderdiğiniz tüm yazıları okuyoruz, değerlendiriyoruz.
Yazılar
“6-7 Eylül kolektif bir çalışmadır. İstihbarat örgütü devrededir. Hükümet, en iyi niyetli yorumla, protesto gösterilerinden medet ummaktadır. Hükümetçe himaye edilen…
Ayakkabı ustası Dragomir bir masanın altını kiralamış, oraya bir güzel kurulmuş, aşını pişirmekte, şarkısını çığırmakta, ayakkabıları fırçalamaktadır. Kelimenin tam anlamıyla…
Kısacık roman girişleri, oldum olası, beni her zaman kendisine çeker. Amerikalı roman yazarı Truman Capote de, artık kendi adını aşmış…
Bir Walter gelir, bir Walter geçer. Derken, hiç beklemediğimiz anda bir başka Walter karşımıza çıkar. Walter’lar sinema, edebiyat ve sanatın…
Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu 2024-2025 sezonu için hazırlıklarını sürdürüyor. 60 yıldır perdesini kapatmayan tiyatro, yeni sezona altı farklı oyunla…
Solgun bir ışık yayılıyordu pencerelerden. Hüznün çekik perdeleri aralanmıştı nicedir. Sabah olmak üzereydi. Camlar yağmur damlalarıyla çizik çizikti. Geriye dönmek…
İngiliz romancı Louis de Bernieres’in 2.Dünya Savaşı yıllarına ait bir aşk masalı olan romanı “Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini” elimden, dilimden düşmeyen…
Ekososyalist bir küçülme için mücadelede özne kim olabilir? Bir önceki yüzyılın işçici/sanayici dogmatizmi artık geçerli değildir. Artık toplumsal-ekolojik çatışmaların ön…
Son zamanların en sürprizli, en yorucu, zaman zaman neşe dolu, ama “madem neşelendin, al sana!..” deyip tek seferde sağlam bir…
Hatırlıyorum, bundan tam dört yıl önce Kerem Gökçer’e röportaj önerdiğimde:”Her şeyin güllük gülistanlık anlatıldığı, pembe dünyalar çizen söyleşiler oldum olası…
Tam işimin başına dönmek üzereydim ki, genç bir adamın telaşesi beni alıkoydu. Bir yandan gömleğini çekiştiriyordu, diğer yandan da hiç…
İçinde bulunduğumuz durum kriz değil, çöküş… Çöküş, verili paradigma dahilinde bir çözümün olmadığı durumdur… Başka türlü söylersek, artık verili zemin…