Önemli bir hukuk insanı olan ve Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi alanıyla ilgili pek çok çalışması bulunan Hayrettin Ökçesiz son yıllardaki yazınsal uğraşısını daha çok şiirler ve düşünce notları, aforizmalarla sürdürmektedir. Onun bu bağlamda yayımlanan iki yeni kitabı var: Fısıldayan Sarı Otlar ile Var Yok Ne.
Şiir ve düşüncelerini dile getirdiği aforizmalarından/notlarından oluşan kitaplar üretmeye devam eden Ökçesiz, dünya sorunları ve insanlığın durumuyla ilgilenen ve yalnızca saptamalarda bulunmakla yetinmeyip çözüm önerileri de getiren bir sanatçıdır. Onun bu bağlamda yaşanan çelişkilere dikkat çektiğini de görürüz. “Evrende yerleşmek için yaşam bulunan yerküreler arıyoruz, Yeryüzümüzden utanmadan.” (2023, s. 21) 2024 yayını Var Yok Ne kitabında ise aynı durumu şöyle ifade eder: “Yaşamı yeryüzünde yok ederken/Evrende arayan canlıya insan denir.” (2024, s.123)
Ona göre, “Geçici çözümler gerçek çözümü geciktirir.” (s. 22) “Bugünü geçmişe göre değil, geleceğe göre değerlendirmeli. Geleceğin bilgisi akılda, geçmişin bilgisi tarih kitaplarındadır.” (2023, 23) Ökçesiz, bugünün sorunlarını geçmişi ve geleceği gözeten bir yaklaşımla ele almak gerektiğini vurgular.
Ökçesiz’in politik sorunlar ve toplumsal olaylar karşısında Atatürkçü bir duruşla ve Cumhuriyetin temel değerlerine dayalı bir yaklaşımla yaptığı eleştiriler ve ortaya koyduğu öneriler ufuk açıcıdır. Onun eşitlik, özgürlük ve adalet gibi çağdaş bir toplumun vazgeçilmez temelleri durumundaki değerleri ve idealleri her türlü umutsuzluğa ve yaşanan zorluklara rağmen savunmaya devam etmesi dikkat çeker. Bu bağlamda Ökçesiz insan ve yurttaş olmanın ancak kendi varoluş sorumluluğunu üstlenmekle mümkün olabileceğine işaret eder. İnsandan umudunu kesmeyen, ona inanan ve çağının sorunları karşısında bir gelecek düşünü de sürdüren bir anlayışla Ökçesiz insanı insan kılan ve insanca bir yaşamı mümkün kılabilecek değerleri savunur. Onun “insancıl bir uygarlık” düşüncesi aynı zamanda bir ideali de ifade eder. “İnsancıl bir uygarlığın ilk ve ayrıksız koşulu, insan onurunun saltık olduğudur. Bu ilkeden uzaklaştıkça barbarlaşırız. Bu ilkeye hiç de doğru dürüst yaklaşmadık ki” (s. 164).
Ökçesiz’in şiirlerinde ve düşünsel notlarında hayatın anlamına ve değerine yönelik düşündürücü saptama ve değerlendirmelerle sıkça karşılaşırız. Bir örnek: “Yaşayan ölür/Ölen belki/Yaşamamıştır”. (s. 47) Nasıl yaşamalı sorusu insanın cevaplamaya çalıştığı başlıca sorulardan biridir. Ökçesiz’in bu soru karşısındaki tavrını şu dizelerinde görürüz: “Nasıl mı yaşamalı/Bu soruyu sormadan yaşamalı/Cümle börtü böcek gibi/Hangisi pişman”. (51) Onun yaygın yaşam anlayışlarına yönelik eleştirileri de doğru bir hayatın olanaklarına işaret eder. “Başarı odaklı yaşamak, yaşamı ıskalamaktır. Bu da en büyük başarısızlıktır.” (s. 61) Günümüzde kapitalist sistemin ve kültürünün bazı kavramlarının insan yaşamının harcanmasına yol açması söz konusudur.
Sürü karşısında bireye önem veren Ökçesiz, şiirlerinde ve düşünce notlarında insanın değerini ve onurunu vurgular. “İnsan insanın değil/Sürü insanın/Kurdu”. (s. 78) Birey olmanın sanatla mümkün olabileceğini vurgulayan Ökçesiz, sanatın anlamını ve işlevini şöyle açıklar: “Birey olmak istiyorsanız sanatla tanışın. O size özgür ve özerk olmayı öğretir ve buna zorlar.” (s. 91) Ancak bu bağlamda geleceğe ilişkin bir tehlike söz konusudur. Bireyin gelecekte yaşayabileceği bir toplum olacak mıdır? “Bireyi henüz var etmişken, yeniden bireysiz bir topluma doğru gidiyoruz.” (s.91)
Ökçesiz hayat ve dünya hakkındaki şiirlerinde, düşünce notlarında insanın zamanla ve yurduyla olan ilişkilerini de irdeler. Bu bağlamda özellikle geçmişten ve anılardan söz edilir. “Geçmiş/Bir geniş zaman artık/…/Anladım ki yurdumu yitirmişim/Nereye dönerim ben şimdi/Anılardan bir yurt içimde” (s. 63) Onun dizelerinde hem bir yurt özlemi hem de bu özlemle yaşamayı öğrenmenin hüznü dile gelir. Bir süredir yaşamını Almanya’da sürdüren ve şiirin yanısıra aynı zamanda resimle de uğraşan Ökçesiz daha özgür bir sesle konuşmak için kendini sürgüne yolladığını belirtir ve “Yazamayacağım zaman için de yazıyorum” der. (s. 176) Acaba bir iz bırakma isteği mi yazılanların gün ışığına çıkarılmasına yol açmaktadır? “İz bırakmak istiyoruz/Bir kumsalda/Bir okyanusun kıyısında/Ne güçlü bir umut”. (s. 165)
Ökçesiz, hayata ilişkin yorum ve değerlendirmelerinde yaşama deneyimlerinden yola çıkarak, sonu gelmez bir mücadeleden ve direnmeden söz eder. Onun yazıları, aforizmaları ve şiirleri, ülkenin ve dünyanın sorunlarıyla içtenlikle sürdürülen bir yüzleşmenin ve hesaplaşmanın notları olarak yaşadığımız çağa tanıklık eder. Sarı otların fısıltılarını dinlemek, değişen dünyayı, mevsimleri, insanın değişimlerini ve bütün bunlar arasında aynı zamanda kendimizi de dinlemektir…
Hayrettin Ökçesiz, Fısıldayan Sarı Otlar, Kanguru Kitap, 181 s., 2023.
Hayrettin Ökçesiz, Var Yok Ne, Kanguru Kitap, 284 s., 2024.