Güney Koreli yönetmen ve senarist Bong Joon-ho’nun Parazit filmi, son dönemin en fazla konuşulan yapımlarından biri oldu. Film, Güney Kore’nin başkenti Seul’de küçük ve karanlık bir bodrum katında yaşayan fakir bir aile ile göz alıcı bir evde yaşayan zengin bir ailenin hikayelerini anlatıyor.
Parazit Cannes’da Altın Palmiye kazanan ilk Güney Kore filmi oldu, altı dalda Oscar’a aday gösterildi.
Parazit, Oscar ödül töreninde aday olduğu altı kategoriden en iyi uluslararası film ve en iyi yönetmen Oscar’larını kazandı.
Film ayrıca Altın Küre En İyi Yabancı Dilde Film Ödülü’nü kazandı. BAFTA ödüllerinde de En İyi Yabancı Dilde Film ve En İyi Özgün Senaryo dallarında ödüle layık görüldü.
Parazit’in yakaladığı başarı sonrası Amerikan HBO kanalı, filmin devamı niteliğinde bir dizi için çalışmalara başladı.
Parazit bir kurgu yapım olsa da Seul’de binlerce kişi banjiha adı verilen bodrum katındaki dairelerde yaşıyor.
BBC Korece Servisi’nden Julie Yoon, bu dairelerde hayatın nasıl olduğunu öğrenmek için banjihalarda yaşayan birkaç yerliyle konuştu.
Oh ke-cheol’un evi, Parazit filmini andırıyor.
Oh’un banjihası güneş ışığı almıyor. Evi o kadar az ışık alıyor ki, Oh’un bitkisi bile hayatta kalamamış.
Parazit filminin sanat yönetmeni olan Lee Ha-Jun için de güneş ışığı çekimler sırasında çok önemliydi. Setin yeri, güneşin geldiği açıya göre değiştirildi. Lee Ha-Jun’un konuyla ilgili titizliği de bu sebeple açıklanabilir.
Yoldan geçen insanlar, rahatlıkla Oh ke-cheol’un pencerelerinden eve bakabiliyor. Dairesinin dışında sigara içip, yere tükürüyorlar.
Oh ke-cheol yaz aylarında dayanılmaz nemden ve hızla büyüyen küften muzdarip.
Evin küçük banyosunda lavabo bulunmuyor.
Banyonun tavanı o kadar alçak ki, Oh’un kafasını vurmaması için banyoda bacaklarını açarak durması gerekiyor.
Lojistik sektöründe çalışan 31 yaşındaki Oh ke-cheol, evdeki ilk günlerinde bazen kendisini yaraladığını ancak artık burada yaşamaya alıştığını söylüyor, “Tüm tümseklerin ve ışıkların nerede olduğunu biliyorum” diyor.
Efsanevi yönetmen Bong Joon-ho’nun başyapıtı olan Parazit filminde, sahip olmaya ve sahip olamamaya dair çarpıcı bir hikaye anlatılıyor.
İki aile arasındaki eşitsizlik ve sınıf farkı, zengin ve yoksul iki evin arasındaki büyük uçurum üzerinden anlatılıyor.
Evlerden biri Seul şehrinin tepelerde parıldayan bir konak, diğeri ise bir bodrum katı.
Seul’deki banjihalarda binlerce kişi yaşıyor. Kendilerine daha iyi bir gelecek inşa etmek için çok çalışıyorlar, hayallerinin gerçekleşmesi için umutlarını kaybetmiş değiller.
Seul’de banjihaların tarihi, Kuzey ve Güney Kore’nin çatıştığı döneme uzanıyor.
1968 yılında Kuzey Kore komandaları, Güney Kore Devlet Başkanı Park Chung-hee’i suikast sonucu öldürmek istedi. Saldırı engellendi ama iki ülke arasındaki gerilim arttı.
Aynı yıl Kuzey Kore, Amerikan casus gemisi USS Pueblo’ya saldırdı ve gemiyi ele geçirdi.
Silahlı Kuzey Kore ajanları da Güney Kore’ye sızdı ve ülkede bir dizi “terör saldırısı” düzenlendi.
Bu gerilim sonucu Güney Kore’de tedbir olarak binalar güncelledi.
Yeni inşa edilen düşük katlı apartmanlar, ulusal acil durumlarda sığınak olarak hizmet verebilecek bodrumlar haline getirildi.
Başlangıçta, bu tür banjihaları kiralamak yasa dışıydı.
Ancak 1980’lerde yaşanan konut krizi sırasında, başkent Seul’de yer yetersizliğinden dolayı Güney Kore hükümeti yeraltındaki bu alanların kiralanmasını yasallaştırmak zorunda kaldı.
Birleşmiş Milletler’in (BM) 2018 yılı verilerine göre Güney Kore’nin halen dünyanın 11. büyük ekonomisine sahip ancak uygun fiyatlı konut eksikliği özellikle gençleri ve yoksulları olumsuz etkiliyor.
Güney Kore’de son 10 yılda, 35 yaş altı gençler için kira/gelir oranı yaklaşık yüzde 50.
Kiralar hızla artarken, yarı bodrum daireleri insanlar için hesaplı bir çözüm haline geldi.
Güney Kore’de 20’li yaşlardaki gençlerin ortalama aylık maaşı 1.679, bodrum dairelerinin aylık kirası ise 453 dolar.
Bazı Banjiha sakinleri kendilerini sosyal baskı altında hissediyor ve bunun üstesinden gelmek için mücadele ediyor.
Oh ise “Biliyor musun, ben apartmanımda gayet iyiyim” diyor ve ekliyor:
“Bu evi para biriktirmek için seçtim. Burada yaşayarak para biriktirebiliyorum. Ancak insanlar bana acıyor. Bunu engelleyemiyorum.
“Kore’de insanlar, güzel bir arabaya veya eve sahip olmanın önemli olduğunu düşünüyor. Bence, banjiha evleri ülkenin fakir tarafını temsil ediyor.
“Herhalde bu nedenle nerede yaşadığım kim olduğumu tanımlıyor.”
Parazit filminin ortalarında, fakir Kim ailesi zengin Park ailesinin hayatına sızmaya çalışırken; ailenin en genç üyesi Da-song, Kim ailesinden gelen bir kokuyu fark ediyor.
Baba Kim-taek kokudan kurtulmaya çalıştığında, kızı soğukkanlı bir şekilde şöyle diyor:
“Bu, bodrum kat kokusu. Buradan taşınmadığımız sürece bu koku üstümüzden gitmeyecek.”
26 yaşındaki fotoğrafçı Park Young-ju da bir banjihaya taşındıktan hemen sonra Parazit filmini izlemiş.
Başlangıçta, Park’ın banjihaya taşınmasının nedeni açıktı: Uygun fiyat ve yaşam için uygun bir alan.
Filmi izledikten sonra ise “koku” korkusu peşini bırakmadı. Park, “Kim ailesi gibi kokmak istemedim” diyor.
Park banjihada yaşadığı yaz, kokuyu gidermek için çareyi tütsü yakmakta ve nem makinesini açık tutmakta buldu.
Filmin kendisini dairesini düzeltmek ve dekore etmek için motive ettiğini söylüyor, “İnsanların sadece yer altında yaşadığım için bana acımalarını istemedim” diyor.
Park ve kız arkadaşı Shim Min, banjiha apartmanlarını düzenlerken çektikleri bir videoyu YouTube kanallarında paylaştı.
Halen yaşadıkları yerden çok memnunlar ancak daireyi mevcut haline getirmek aylar sürmüş.
Park “Ailem apartmanımı ilk kez gördüğünde dehşete düştü. Benden önceki kiracı ağır bir sigara tiryakisiydi. Sigara kokusu evin tamamını sarmıştı” diyor.
24 yaşında YouTuber olan Shim, erkek arkadaşı Park’ın banjiha apartmanında yaşama fikrine önce ciddi bir şekilde karşı çıkmış:
“Banjihalara olumsuz bakıyordum. Güvenli gözükmüyorlardı. Bana şehrin karanlık tarafını hatırlatıyorlardı. Hayatım boyunca yüksek katlı apartman dairelerinde yaşadım. Bu sebeple erkek arkadaşım için endişelenmiştim.
“YouTube’da evin yeni halini gösterdiğimiz videoları yükleyince, takipçilerimizden olumlu geri dönüşler aldık. Hatta bazı takipçilerimiz evin ne kadar şık olduğunu görünce kıskandı.”
Shim ise “Evimizi seviyoruz ve burada yaptığımız işten gurur duyuyoruz. Bu durum, sonsuza kadar banjihalarda yaşayacağımız anlamına gelmiyor. İleride yukardaki evlerde yaşayacağız” diyor ve ekliyor:
“Erkek arkadaşım, banhijada yaşayarak kendi evini almak için para biriktirdi. Yarı bodrum katında yaşayarak, ev alma hayalini daha erken sürede gerçekleştirmeyi umuyor.
“Tek üzüntüm kedim April’ın pencereden gelen ışığın keyfini çıkaramaması.”
>>> Oscar tarihte ilk kez İngilizce olmayan bir filme verildi