Kazım Öz, Türkiye’nin en önemli bağımsız sinemacılarından biri. İnşaat mühendisliği eğitimi almasına rağmen, sinema tutkusuyla bambaşka bir yol seçti. Sinema, onun için sadece bir sanat dalı değil, aynı zamanda topluma dair bir söz söyleme biçimi oldu.
Onunla gerçekleştirdiğimiz bu söyleşide, sanat yolculuğunu, sinemanın gücünü, sansürle mücadeleyi ve son filmi “Oy’una Geldik” üzerinden yaşananları konuştuk.

“Sinema benim için çok geç tanıştığım bir alan oldu. Üniversitenin ikinci sınıfındayken ilk defa sinemada bir film izledim. İlk izlediğim film Yılmaz Güney’in ‘Sürü’ filmi, ardından Kevin Costner’ın ‘Kurtlarla Dans’ filmi oldu. Çünkü göçebe bir toplulukta büyüdüğüm için modern hayatla ve sinemayla bağımız çok geç başladı.”
Sinema yolculuğu tiyatro ile başlamış, ardından Kürt sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri haline gelmişti. Zer, Bahoz, Fırtına, Fotoğraf gibi filmleriyle bağımsız sinemanın güçlü bir sesi oldu. Ancak bağımsız sinema yapmanın bedeli de vardı.
“Her film ödülsüz değil ama neredeyse cezasız geçmiyor. Türkiye’de bağımsız sinema yapmak başlı başına bir mücadele. Sinemanın politik bir yönü varsa, sadece sanatsal bir üretim olmaktan çıkıp direnişin bir parçası haline geliyor.”
“Türkiye’de ilk Kürtçe tiyatro oyununda oynadım. Oyun ‘Mışko’ idi. Dolayısıyla sahnede oyunculuk yaptım, yönetmen yardımcılığı yaptım, teknik işlere de baktım. Bu süreç beni sinemaya taşıdı.”
♦♦♦
“Oy’una Geldik”: Bir kasaba hikayesinden Türkiye’ye uzanan eleştiri
Kazım Öz’ün son filmi “Oy’una Geldik”, Türkiye’deki belediyecilik sistemini, rant düzenini ve siyasetin halk üzerindeki etkilerini ele alan bir yapım. Peki bu film nasıl ortaya çıktı?

“Bu fikrin çıkışı bana ait değildi. Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ben ‘Bir Kar Tanesinin Ömrü’ filmini çekerken bana bu senaryodan bahsetti. Ben de kendisini cesaretlendirdim, yazmasını teşvik ettim. Sonrasında bir ekip olarak senaryoyu ele aldık. Eyüp Boz, Volga Sorgu, Ali Ağtaş ve diğer bazı arkadaşlarla birlikte hikâyeyi geliştirdik. Sonunda bir kasabada geçen, ama aslında Türkiye’nin genel siyaset düzenini anlatan bir film ortaya çıktı.”
Film, yerel yönetimlerin işleyişine, siyasi çıkar ilişkilerine ve halkın oy tercihlerinin nasıl yönlendirildiğine dair keskin bir hiciv içeriyor. Ancak filmin en dikkat çekici noktalarından biri de gelirinin bir kısmının Munzur ve bölgedeki hayvanların korunmasına aktarılacak olması.
“Mustafa Sarıgül, halkçı belediyeciliği savunduğu için filmin kazancının bir kısmının Munzur’un korunmasına ve bölgedeki sosyal projelere aktarılmasını önerdi. Bu beni çok heyecanlandırdı. Keşke film yasaklanmamış olsaydı ve bu projeler hayata geçebilseydi. Ama sansüre rağmen mücadelemiz devam edecek.”
♦♦♦
“Sansürün adını ‘Uygun bulmama’ koymuşlar”
Kazım Öz, sansürün Türkiye’de giderek derinleştiğini ve sanatçılar için alanın daraldığını belirtiyor. Ancak sansüre karşı hukuki mücadelesi de sürüyor.
“Bir önceki filmim Zer nedeniyle açılmış bir davam var. Duruşmam 13 Mart saat 10:30’da, İstanbul Çağlayan Adliyesi, 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde olacak. Türkiye’de sinema yapmanın bedelleri var, ama biz üretmeye devam edeceğiz.”
♦♦♦
“Bağımsız sinema, sansüre rağmen yaşamaya devam edecek”
Kazım Öz, Türkiye’de bağımsız sinema yapmanın her geçen gün zorlaştığını, ancak sinemanın bir direniş aracı olarak daima var olacağını söylüyor.
“Baskı rejimlerinin olduğu her yerde, sinema ve sanat bir başkaldırı alanı olarak ortaya çıkar. Ne kadar yasaklasalar da, ne kadar kapatsalar da, hikâyeler bir şekilde yolunu bulur. Yıllar sonra insanlar bu yasakları hatırlamayacak ama anlatılan hikâyeleri hatırlayacaklar. Çünkü sanat, iktidarların ömründen daha uzun yaşar.”
Sansüre karşı dayanışma ve bağımsız sinemanın varlığını sürdürebilmesi için kolektif çabaların artması gerektiğini vurguluyor.
“Bugün bu filmi yasaklayanlar, aslında kendi hafızalarını siliyorlar. Çünkü biz varız, anlatmaya devam edeceğiz. Ama bunun için seyircinin de desteği şart. Sansüre karşı en büyük tepki, izleyicinin sahip çıkmasıdır.”
♦♦♦
“Sansür sanatı öldürmez, ama toplumu zehirler”
“Sansür sanatı öldürmez. Ama toplumu susturur, düşünme biçimini tek tipleştirir, hafızasını yok eder. O yüzden bu sadece bir film yasağı meselesi değil. Bu, bir ülkenin kültürel belleğine yönelik bir müdahaledir. Eğer bu müdahaleye sessiz kalırsak, yarın yalnızca filmleri değil, düşüncelerimizi de yasaklayacaklar.”
Kazım Öz, 13 Mart’ta Çağlayan Adliyesi’nde görülecek davasına herkesin destek vermesi gerektiğini belirtiyor ve sansüre karşı dayanışmanın önemini vurguluyor:
“Sansüre sessiz kalan, yarın yasaklanan her şeyin suç ortağı olur.”
OY’UNA GELDİK
Yapım: Köz Film
Yönetmen: Kazım Öz
Senaryo: Mustafa Sarıgül, Kazım Öz, Eyüp Boz
Müzik: Mustafa Biber
Uygulayıcı Yapımcı: Şirvan Yılmaz Kırtel
Film Türü: Komedi
Oyuncular: İlyas Salman, Ömür Arpacı, Kanbolat Görkem Arslan, Volga Sorgu, Kuzey Yücehan Sevgican, Levent İdem, Zeynep Elçin Özdemir, Evin Örnek, Rügeş Kırıcı, Ulaş Kaya, İhsan Güvercin, Gülşah İdem, Orhan Aydın, Utku Ekin Sarıgül, Berkay Kuhak, Yusuf Ekşi, Elif Karaçar, Erdal Ayna, Sinan Kandemir, Nihat Öz, Veysel Kızıl, Kemal Orgun, Yılmaz Can Şare, Ali Daimi Boz, Tamer Yavuz, Ruhan Alan, Danış Umay, Çiğdem Karaboğa, Devrim Çetin, Cemal Akbayın, Ruhan Alan, Cevdet Konak, Mustafa Sarıgül.