Tarihten ders almayı ve Rusların kendi toprakları üzerinde hiçbir zaman yenilmeyeceklerini bilmeyen vahşi Hitler’in hava kuvvetleri Luftwaffe, 19 Eylül 1941 gecesi kara kuvvetlerinin abluka altına aldığı Leningrad kentini bombalarken Rus besteci Dmitri Shostakovich, bestelemekte olduğu Do Majör yedinci senfonisinin tamamladığı ikinci bölümünü davet ettiği dostlarına piyanosundan dinletmek çabasındaydı.
Ne yazık ki kenti tarumar edip geride yüzlerce ölü bırakacak bombardıman nedeniyle herkes sığınaklara yönlendirilince sunumu yarıda kalacaktı.
Gönüllü olmasına rağmen gözlerindeki hastalık nedeniyle Sovyet silahlı kuvvetlerine kabul edilmeyen Shostakovich, yine de bir işe yaramak niyetiyle itfaiyeci olmuştu. Karadan ve havadan sürekli bombardımanlarla yanan, yakıp yıkılan kentte itfaiyecilere düşen görevleri tahmin etmek zor değil. Ama bizim Shostakovich, bir yandan bu görevini sürdürürken, bir yandan başladığı senfoniyi bitirebilmek tutkusuyla gece gündüz çabalamaktaydı.
Şimdi dönüp bana, “Neden bizim?” diye sorabileceğinizi tahmin ediyorum. İki nedenden: Öncelikle devletimizin kurucusu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün davetlisi olarak ülkemize gelerek Ankara, İstanbul ve İzmir’de konserler veren, opera ve bale gösterileri yapan Bolşoy Tiyatrosu Müdür Yardımcısı Arkonuv Başkanlığındaki Sovyet Sanat Heyetinin üyeleri arasında bestecinin de bulunması ve kendi bestesi eserleri bizzat icra etmiş olması nedeniyle. Bu eserler arasında “Adagio & Polka”, “24 Prelüd ve Füg”, “Cıvata Balesi” ve “Piyano Konçertosu” varmış. İkinci neden ise Leningrad bombalanırken bestelediği “Do Majör Senfoni No.7, op.60” eserini, söz konusu ziyaret sırasında İstanbul’da iken satın aldığı Yüksek Kaldırım’daki “Jorj D. Papajorju” damgalı nota kağıtları üzerine yazmış olması nedeniyle!
Leningrad’ın tahliye edilmesi mecburiyeti karşısında eşi ve çocuklarıyla birlikte Kuybyshev’e göçmek zorunda kalan Shostakovich 7. Senfonisini orada tamamlayabilecek, fakat, “Yedinci Senfonimi faşizme karşı mücadelemize, yaklaşan zaferimize ve memleketim Leningrad’a adıyorum,” diyecekti. Önceleri başka kentlerde çalınan senfoninin Leningrad’daki prömiyeri Leningrad Radyo Orkestrasının hayatta kalmış 15 üyesine bazı amatör müzisyenler ve öğrencilerin eklenmesiyle 9 Ağustos 1942 tarihinde gerçekleştirilebilecekti. İşin ilginç yanı Hitler’in önceden tam bu tarihte Leningrad’ın düşeceğini iddia etmiş olması, buna karşılık kentin her tarafına döşenen hoparlörlerle herkese dinletilen konserin âdeta Hitler’e tokat gibi cevap niteliği taşımasıydı.
Normalin üzerinde, bir saatten fazla süren senfoni, Allegretto, Moderato, Adagio, Allegro non troppo başlıklı dört bölümden oluşuyor ve huzurlu bir ortamdan gelmekte olan felaketin hissedildiği gergin zamana, ardından işgalin dehşetine, sonrasında ise verilen mücadele sayesinde zafere ve yeniden dinginliğe, huzurlu ortama dönüşü yansıtıyor.
Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlamaları çerçevesinde 10 Ekim 2023 akşamı Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Mariinsky Orkestrası bu eseri birlikte, Valery Gergiev yönetiminde seslendirmişti. Bu konserin kaydı ne yazık ki mevcut değil. Ama Mariinsky Orkestrasının kendi salonunda yine Gergiev yönetiminde 27 Ocak 2020 tarihindeki konserini sizlere sunuyorum.
* Bu yazıdaki bazı bilgilerin kaynağı değerli dostum Şefik Kahramankaptan’ın Temmuz 2024’ta Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan “Cumhuriyetin Müzik Öncüleri: 10 Portre” başlıklı kitabıdır.