Beyoğlu’nun en yeni kültür ve sanat mekanı Meşher, “Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları” sergisi ile Ukraynalı sanatçının 1919-1921 yılları arasında yaşadığı İstanbul’u konu alan eserlerini izleyici ile buluşturacak. 7 Şubat’ta açılacak olan sergi, Gritchenko’nun çoğu suluboya olmak üzere, guaj, karakalem ve yağlıboya eserlerinden oluşuyor.
Sanatçının İstanbul’u ziyaretinden 100 yıl sonra, o dönemde ürettiği 150’den fazla eseri ilk kez bu sergi için bir araya getiriliyor. “Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları” sergisinde, izleyicinin İstanbul’un detaylarında gizli renk ve biçimleri fark ederek şehri yeniden keşfetmesi hedefleniyor.
Ayasofya’dan İstanbul surlarına, Haliç’ten Galata’ya ve hatta Büyükada’ya İstanbul’da Gritchenko’yu en çok etkileyen eserlerinde kendine özgü üslûbu ve renk paletiyle İstanbul, onun perspektifinden betimleniyor.
Gritchenko’nun İstanbul’da olduğu yaklaşık iki yıl zorlu bir zamandır. Şehirde bulunduğu süre İstanbul’un işgaline de denk gelen sanatçı, tüm zor şartlara rağmen üretken bir dönem geçirir. Şehrin ara sokakları, camileri ve kahvehanelerinde keşiflerine ara vermeyen Gritchenko, bu ziyaretlerinden ilham alır. İstanbul manzaralarını ve tarihi yapılarını tutkuyla resmetmesinin yanı sıra, kayıkçılar, seyyar satıcılar, hamalları kapsayan resimleri ile Gritchenko o dönemki şehir yaşamına insanlar üzerinden de ayna tutar.
Aynı dönemde, İbrahim Çallı ve Namık İsmail başta olmak üzere 1914 Kuşağı ressamları ile entelektüel kesimden edindiği sanatçı ve yazar çevresiyle kurduğu dostluklar ve bağlantılar, kişisel hayatını ve mesleki yaşamını olumlu etkiler.
“Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları” sergisinin küratörlüğünü Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin üstlenirken, sergi kapsamını ise danışmanlar Vita Susak ve Ayşenur Güler’in araştırmaları belirlendi. Sergi, çeşitli arşivlerden mektup, yayın, fotoğraf ve videolar eşliğinde sanatçının yaşamı ve bağlantılarına belgelerle ışık tutuyor. Sergiye rehberlik eden, Gritchenko’nun Fransa’ya yerleştikten sonra, 1930 yılında yayımladığı Deux ans à Constantinople (İstanbul’da İki Yıl) başlıklı anı kitabı ise ressamın şehirdeki ayak izlerini takip etmeye imkân sağlıyor.