Eda Tunçbilek (2.12. 1978) Konya/Ereğli doğumlu bir Mevlevi torunu. İlkokul 3. sınıfı bitirdiği yıl ailesi İstanbul’a taşınır. 1988’den beri orada yaşıyor. 2002’de Çapa Tıp Fakültesi Diş Hekimliği Bölümünden mezun bir diş hekimi. Ablasının teşvikiyle eskiden yazan Tunçbilek, önceleri yazdıklarını kendine saklamış.
Başta ablası olmak üzere yakın çevresinin etkisiyle ilk romanı Kar Baykuşu, DLS Yayınları etiketiyle (Temmuz 2024,) okurla buluşmuş. Yazar, bu ilk romanıyla, 16. düzenlenen Altın Melek Ödülleri’nde Yılın En Dikkat Çekici Yazarı ödülüne de layık görülmüş. Ayrıca YAŞ’AMAK ŞAKAYA GELMEZ adlı öyküsünün yayımlandığı Yeni Yazar dergisinden de FİRAR adlı şiiriyle birincilik ödülü almış.
Benim sıklıkla kullandığım cümlelerimden biridir: Her dış uyarıcı kendine benzeyen şeyler anımsatır bize. Tunçbilek’in ilk romanı Kar Baykuşu’nu elime aldığımda, ismi bana Modern İran edebiyatının önde gelen düzyazı ve kısa hikâye yazarı Sadık Hidayet’in (17 Şubat 1903, Tahran – 9 Nisan 1951, Paris), dünya çapındaki Kör Baykuşu’nu anımsattı. Pek çok dile çevrilen ve bizde de birkaç yayınevi tarafından yayımlanan bu roman derin, karanlık, koyu, kan tadında, ürpertici bir anlatıdır Okuyanı şaşkınlığa uğratır. Anlatıda düşle gerçek iç içedir, birbirine karışmıştır ve aynı anda birbiri içinde sürer. En çarpıcı yönü; o inanılmaz, farklı, şaşırtıcı, özgün kurgusudur. Kör Baykuş, her şeyden önce bir bölünme, parçalanma, değişme ve dönüşme romanıdır. Kara bir anlatıdır Kör Baykuş. Hem kör hem karanlıktır.
Tunçbilek’in Kar Baykuşu’ndaki anlatıcı Deniz, kendini sağaltırken iş arkadaşı Melek’in; âdeta bölünmüş, parçalanmış, kendisi olmaktan uzaklaşma yoluna girmiş olan kız kardeşi Dilek’i değiştirme ve dönüştürme çabasındadır. Yaşamına odaklanıp kendini var etmeye, sağaltmaya, etrafında olup biteni anlamaya ve kişilerle duygudaşlık kurmaya çalışırken ihtiyacı olan başkalarının da kalbine dokunmaya çalışmanın romanıdır. Bu yüzden Kar Baykuşu kör de karanlık da değil…
Kar Baykuşu’nu okuyup bitirdiğimde; sözümün başında verdiğim cümleme uygun olarak da anımsattığı şey, çoğumuzun bildiği ama benim değişik onca anlatımından kendimce dillendireceğim mesel oldu. Bence bu meseldeki delikanlı, Kar Baykuşu’nun anlatıcısı Deniz’in niyetini ve amacını karşılıyor eylemiyle. Romanıyla anlatmak istediği tam da bu; çünkü çevremize alıcı gözüyle bakabilsek ne çok Dilek olduğunu fark edeceğiz. Maalesef çoğumuz bakmıyoruz, görüyoruz sadece. İşte o mesel. Bir zamanlar düşünmek ve dolaşmak için okyanus kenarındaki evine giden bilge, her zamanki gibi yürüyüş yaptığı günlerin birinde sahilde âdeta raks eden bir insan silüeti görür. Ona doğru ilerledikçe bir delikanlı olduğunu anlar. Ayrıca delikanlı da raks etmiyordur. Bilge, onun sahilden bir şeyler alıp – denize attığını görür. ‘Günaydın delikanlı, ne yaptığını sorabilir miyim?’ der. O da bir an duraklar ve ‘Denizyıldızlarını okyanusa atıyorum,’ diye yanıtlar. Bilge, ‘Peki, onları niçin okyanusa atıyorsun ki?’ diye sorar şaşkınlıkla. Delikanlı, ‘Güneş yükseldi ve sular çekiliyor, eğer onları okyanusa atmazsam ölecekler,” der. Bilge, ‘Görmüyor musun sahil çok uzun ve çok sayıda denizyıldızı var yaptığın şey sonucu değiştirmeyecek,” dediği sırada eğilir ve bir denizyıldızı daha alıp okyanusa fırlatır ve der ki, ‘Bak işte bunun için değişti.”
İşte Deniz, içinde yaşadığı üç maymunculukla yaşamını sürdüren insanlar arasında kendini sağaltan bir Kar Baykuşu’dur. Âdeta sahildeki denizyıldızları kadar çok ama görmezden geldiğimiz Dilek’lerden birine yardımcı olan anlatıcının, tanıştığı ve dokunduğu kişilerin hem kişisel hem de birbiriyle olan ortak hayat hikâyelerini okumak ilginç olacaktır.
Eda Tunçbilek’in Kar Baykuşu, gerçek bir hayat hikâyesinden yola çıkarak kurgulanmış ve okunmayı bekliyor, hak ediyor da. Okurunun ilgisini azaltmamak için özetlemeyeceğim ama ipucu vermek isterim. Roman, Deniz’in içsel yolculuğunu ve spiritüel arayışını ana izlek edinmiş. Deniz, birbirinden farklı spiritüel konular ve tasavvufi öğretilerle iç içe geçmiş, kendini geliştirmek için aldığı eğitimle çevresindekilere de yararlı olmaya çalışan genç bir kadındır. Yazar, roman akışı içinde Deniz aracılığıyla okura, arayışlarını, tanıştıkları kişilerin hikâyelerini, beklentilerini, kişisel gelişim için okuduklarını, dinlediklerini, yardım etmeye çalıştıklarını aktarır. Bölünmüş, dağılmış, kendi olmaktan uzaklaşmış olanlara ışık olmaya çalışır. Romanın ana izleklerinden biri, Deniz’in beşeri aşktan ilahi aşka doğru uzanan ikiz alev aşkıdır. Bu aşk hikâyesi, okuru hem düşündürecek hem de duygulandıracak… Kar Baykuşu, içsel yolculuk temasını işleyen bir roman.