Mobbingin asıl anlamı şudur: Eğer açıkça yapabilecek olsam seni yerinden etmek, seni yok etmek, seni hapse attırmak, sana acı çektirmek, sana tacizde bulunmak, sana tecavüz etmek, akıl sağlığını bozmak, seni öldürmek, varlığını paramparça etmek, grubumuzun dışına itmek istiyorum; çünkü bizden değilsin.
Fakat ne yazık ki Freud’un dediği gibi insan kültüre yasa ile girer. Bu yasa hem psikanalitik hem de hukuki olandır. Bu yüzden gizli yapılmak zorundadır ve ortaya çıkması zordur. Kanıt bırakmamaya çalışırlar. Hukuki, yasal, resmi, yetkin ve yetkili görünürler. Mobbinge uğrayan kişi, onların bakışlarındaki imayı, yüz ifadelerinin öldürücü anlamlarını ve davranışlarının nedenlerini çok iyi bilir. Sadece kanıta ve zamana ihtiyaç vardır. Bir de cesur gazeteciye.
İktidarı elinde bulunduranlar mobbingi görmezden gelir ve sessiz kalır. Yetkisinin mutlak ve sonsuz olduğunu düşünür. Eğer yönetim kurulu, senato ve rektör de desteklerse yetkisini ve takdirini aşan eylemlere gidebilir. Sosyal psikolojide yapılan deneyler otoriteyi elinde bulunduran bireylerin ve grupların daha fazla şiddet kullanabileceğini göstermektedir (Stanford Deneyi). Almanya’da faşizmin yükselişinin konformist tutumlarla nasıl ilişkili olduğu defalarca sosyal psikolojide kanıtlandı. Bölüm kurulu, yönetim kurulu ya da senato kurulları sanki masum, yasal, hukuki kararlar almış gibi tutumlar takınır. Bir de yasal olması için rasyonel gerekçeler sunarlar. Oysa modernite aklı bitti, bilmezler. Evrimden gelen bir itki ile grup olarak yok etmeyi hedeflerler aslında. İçgüdüsel, yasal, hukuki davranırlar ama içinde etik değer ve insanı yaşat ilkesi yoktur. Sanki demokratik yolla seçilmişlerdir. Onlar artık oligarşik yapıdadır. Artık duymazlar ve işitmezler. Apatiktirler. İnsan-fobiktirler artık. Ölümüne mobbing yaptıkları kişilere karşı kararlar alınca Hayvan Çiftliğinde olduğu gibi koro halinde hep birlikte şunu derler: “Fakülte Yönetim Kurulu Üyeleri bu kararı aldı. Ortada Fakülte Yönetim Kurulu Kararı var.”
Kötülüğün sıradanlığı
Totaliter ve oligarşik konformist yaklaşımın en refleksif ve itkisel söylemi, propagandası ve gramatiği budur. Zaten artık hepsi homojenleşmiştir. Konformisttir ve konfor alanı içindedirler. Son yıllarda politize olan üniversitelerde zorbalık ve mobbing artmaktadır. Özellikle kadınlara karşı açık ve örtük yapılan mobbing uygulamaları üniversitedeki kadınları depresyona ve yaşam alanlarının sınırlanmasına itmektedir. Kadınların mobbing konularını ve hukuk dışı uygulamaları anlatabilecekleri şeffaf ve tarafsız bir mobbing merkezinin olmaması kadınları zor duruma düşürmektedir. Akademideki kadınlar bir konuşsa ya da konuşabilse durumun Spotlight filmindeki çocuk tacizleri haberleri ve davaları gibi ardı arkası kesilmeyecektir. Bu durumun nedeni YÖK ve üniversitelerin duyarsız değil, bilinçli olarak mobbing durumunu olağan görmesidir. Kötülüğün sıradanlığı. YÖK, mobbing ya da taciz merkezlerinin artmasını istememektedir. YÖK denetleme kurulu mobbing ile ilgili sadece yasayı sitesinde yayınlamış ama akademide çalışanları eyleme geçirecek bir bildiride bulunmamıştır. Sadece mekanik, kuru ve teknik bir yazı yayınlamıştır. Üniversitelerde mobbing olgusunun gizli tutulması ve yönetimlerin bu konuyu gündeme almaması mobbing vakalarını arttırmaktadır.
Erkeklerin kadınlara mobbing uygulaması ciddi bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Mobbingden dolayı üniversitelerini ve şehirlerini değiştiren kadın öğretim üyeleri bulunmaktadır. Mobbing davaları kazanılsa bile yönetim kazanan kadın öğretim üyelerine daha fazla mobbing yapıp istifa etmeye ya da muvafakatnamelerle başka üniversitelere geçmeye zorlamaktadır. Mobbing, zorbalık, taciz ve hukuk dışı uygulamalar; toplumsal olarak zor durumlar yaşayabilen kadınlara üniversitelerde yaşam alanı tanımamaktadır. Bir erkek yöneticinin bir bölüm toplantısında kadınların özel hayatına ve bedenlerine yönelik sorular sorması ve yargılayıcı yorumlar yapması cinsiyetçi, ayrımcı ve mobbinge yol açacak davranışların habercisidir.
Daha kötüsü ise kadın yöneticilerin kadın memur, öğrenci ve akademisyenlere mobbing yapmasıdır. Peki bundan daha kötüsü olabilir mi? Evet daha kötüsü var. Özellikle kadın konusunda çalışmaları olan ve uzmanlaşan kadın akademisyenlerin kadınlara mobbing yapması ve özlük haklarını ihlal etmeye çalışması, araştırma yapmasını engellemesi, memura emrivaki davranması, kadın memurun yerini değiştirmesi, süt izninde zorluk çıkarması, erkek yöneticiler önünde kadınlara destek vermemesi, kadın merkezlerini sadece yetki aracı olarak kullanıp diğer kadınları dışlaması, doğum izninde anneyi rahatsız etmesi, pozitif ayrımcılık uygulamaması, kadınların yaşadığı özel ve zor durumlara karşı apati (ilgisizlik) geliştirmesi, yönetim tarafından kadın akademisyenlerin görevinin bilinçli olarak uzatılmaması, kendi dışındaki kadınların idari görev almalarını istememesi ve hatta engellemesi, kadınlar zor durumda iken hukuki olarak yanlarında olmamaları ve kadınları yalnız bırakmaları gibi birçok olumsuz eylem, davranış ve tutum akademide yaygındır.
Cesur gazetecinin işi
Bu tür durumlarda sendikalara başvurmak en etkili yoldur. Her üniversitede bulunan duyarlı sendikalar hemen durumu rektörlerle ve ilgili yönetim kurulları ile görüşerek çözüme ulaştırmak isterler. Diğer etkili bir yol ise hukuk danışmanlarından, avukatlardan bu konularda bilgi almak ve süreci birlikte yönetmektir. Sendikaların ya da avukatların göstereceği yol kadınlar için önemli çözümler üretebilir. Diğer bir yol da kamuoyunda duyarlılık kazandırmak için gazete, sosyal medya, yurttaş gazete alanlarında bilgilendirme yapmak ve mobbingi uygulayan kişileri ifşa edip istifaya zorlamaktır. Hakların ihlal edilmesinden ve kadın onurunun kırılmasından dolayı hukuksal tüm süreci kullanıp hak ve adalet arayışına girmek gerekmektedir. Kadınlar hem erkeklere hem kadın yöneticilere karşı kolektif bir şekilde mücadele alanı ve platformlar yaratabilir. Kadına yönelik mobbing uygulamaları ve insan hakları ihlalleri kadının kendi gücü ve kolektif eylemiyle ortadan kaldırılabilir. Bu sorunsalı gündeme getirmek ve mobbing yapanları sosyal olarak utandırmak, ifşa etmek, istifaya zorlamak ve ceza almalarının yolunu açmak ise cesur gazetecinin işidir.