23’üncü Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, “Doğa ayakta, kadınlar önde” sloganıyla hazırlıklarına başladı. Festival ekibinden Nuray Türkmen, amaçlarının kadınların doğa tahribatına karşı çıkardıkları sesi daha da görünür kılmak olduğunu söyledi.
Uçan Süpürge Vakfı tarafından düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin 23’üncüsü 7-14 Mayıs 2020 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenecek. Sinemada kadın emeğini görünür kılmak için 22 yıldır düzenlenen festivalin bu yılki teması “Doğa” olarak belirlendi. Uçan Süpürge Vakfı, “Doğa ayakta, kadınlar önde” sloganıyla festival hazırlıklarına başladı.
Ulusal ve uluslararası uzun, kısa metraj ile belgesel kategorilerindeki filmler için başvurular 15 Kasım’da açıldı. Yönetmenler son 1 yıl içinde yapımı tamamlanmış olan filmleriyle 1 Şubat 2020’ye kadar başvuru yapabilecek.
Uçan Süpürge, dünyanın en önemli festivallerine jüri gönderen FIPRESCI jürisine sahip olan dünyadaki ilk kadın film festivali olma özelliğinde. Bu yıl da kadın yönetmenler tarafından çekilen Türkiye ve dünya sinemasının en seçkin filmleri FIBRESCI ödülünü almak için yarışacak.
‘Sanat ve politika iç içe’
Festival ekibinden Nuray Türkmen hazırlık sürecini Mezopotamya Ajansı’na anlattı. Sanata bir araç gözüyle bakıldığını ifade eden Türkmen, Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin, sanat ve kadın mücadelesini eşit, birlikte yürüttüğünü ifade etti.
Uçan Süpürge Vakfı’nın sadece sanat alanında değil pek çok alanda kadın mücadelesini sürdürdüğünü aktaran Türkmen, şunları ifade etti: “Sinema daha çok erkek egemen bir alan. Özellikle kamera arkasında olan kadınların görünmediğini biliyoruz. Daha çok kamera önünde bir obje olarak kabul edilen kadınlar var. Festival, 22 yıldır tarihsel açıdan kadın mücadelesinin bir parçası olarak hayata geçiriliyor. Festivali doğrudan kadınların ortak zeminde buluştuğu, festival öncesinde ve sonrasında kadın ilişkilerini güçlendirdiği bir deneyim alanı olarak görüyoruz. Sanat ve politik olanın çok iç içe olduğu bir alandan bahsediyoruz. Kadın sinemacıların toplumsal kabulünü sağladığını ve örgütlülüğünü yarattığını görüyoruz.”
Filmler danışma kurulunca belirlenecek
Filmlerin bu yıl danışma kurulunca belirleneceğini kaydeden Türkmen, seçimin “iyi kötü” değerler üzerinden değil feminist yaklaşıma, kadın mücadelesine ve vakfın yaklaşımına dair bir kabulle yapılacağını söyledi.
Türkmen, “Tarihsel kadın mücadelesi deneyimlerinden beslenerek, feminist yaklaşımla belirlenen film seçkisi oluşturmaya çalışıyoruz. İçeriğinde, temasında ve görselinde cinsiyetçiliğin olmadığı filmler tercih ediyoruz. Danışma kurulu ihtiyaç duyarsa dışarıdan alanında uzman kadın arkadaşlardan da yardım alabilecek. Yani dışarıya açık bir danışma kurulu çalışması planlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Ekofeminizm tartışılacak
Tema olarak ilk başta “ekofeminizm”i seçtiklerini aktaran Türkmen, toplumsal olarak çok kabul edilen ve bilinen bir kavram olmadığı için “doğa” olarak değiştirdiklerini aktardı. Doğa ve kadın kelimelerinin yan yana kullanılmasıyla kadının doğurganlığına, anneliğine bir atıf yapıldığını da aktaran Türkmen, aksine doğa ve tüm canlıların eşitlik ilkesiyle bir zeminde buluştuğunu ifade etti.
Türkmen, “Dolayısıyla kadının doğurganlığına atfedilen bir doğa kavramı değil, bizzat dünyada ve ülkede doğanın tahribatına ilişkin bir vurguyla festivali gerçekleştireceğiz” dedi. Türkmen, “ekofeminizm” kavramını da festival kapsamında tartışmaya açacaklarını söyledi.
“Sesi görünür kılmayı amaçlıyoruz”
Son yıllarda artarak süren ekolojik kriz ve doğa tahribatının dünyanın ve Türkiye’nin farklı yerlerinde çeşitli tepkilerle birlikte yaşandığını anımsatan Türkmen, şöyle konuştu: “Biz şunu iyi biliyoruz ki Kaz Dağları’nın, Gerze’de kadınların öncülüğünde sürdürülen çevre mücadelesinin, Hasankeyf’in sesiyle Grata’yla arasında güçlü bir bağ var. Bu enternasyonalist bağın varlığı ve bu bağın öncülerinin kadınlar olması bu sene temamızın çatısını doğa başlığı üzerinde oluşturmamızın önünü açtı. Doğa temasının altında işleyeceğimiz ekolojik kriz, tahribat ve buna karşı örülen hikayeleriyle 23’üncü festival için yola çıktık. Bizim bu festivaldeki amacımız kadınları doğa tahribatına karşı çıkardıkları sesi daha da görünür kılmak, buna aracılık etmek ve kadınlar arasında birbirimizi güçlendiren deneyimlere yeni bir deneyim daha katmak.”
“Filmlerinizi bekliyoruz”
Tüm kadın yönetmenlere seslenen Türkmen şunları söyledi: “1 Şubat 2020 tarihinde kadar yaptığınız filmleri bize gönderin. Festival aracılığıyla hem emeğiniz görünür kılınsın hem de biz deneyimimizi güçlendirmiş olalım ve hep birlikte ve festivali daha örgütlü kılalım istiyoruz. Filmlerinizi bekliyoruz.”
Festivale başvuru ve detaylı bilgiye ulaşmak için tıklayın
Kaynak: Zemo Ağgöz / Mezopotamya Ajansı