Nuriye ve Semih KHK ile yargısız biçimde işten atıldılar. Yargısız biçimde işten atılanların sayısının onbinlerle ifade edilmesine rağmen, kitlesel bir hareketin ortaya çıkmadığı koşullarda, açlık grevi başlattılar.
Açlık Grevi eylemine dair söylenebilecek çok söz var. Ölümlerine göz yuman hükümet tutumu karşısında, hükümeti boşa düşürmek için eyleme son verilebilir. Açlık grevinin mesajının alındığı da söylenebilir. Ancak açlık grevini aşan bir eylemi örgütlemeyenlerin açlık grevini bırakın çağrısı boşunadır.
Nuriye ve Semih’in hiç olmazsa daha kitlesel bir eylemi tetiklemesi, bu eylemin karar altına alınması gerekir ki, onlar da açlık grevini bırakıp bırakmamayı düşünsün.
KESK ve DİSK başta olmak üzere, mümkün olan en geniş kitle örgütü ve siyasi parti bileşiminin, aydınların KHK zulmüne ve işten atılmalara karşı genel grev/genel direniş/genel eylem gibi bir karar alması gerekir. Açlık grevi şimdilik hükümet kanadında olmasa da demokratik kamuoyunu harekete geçirici bir etki yapmış olsun.
Ama olur mu? Sendikalar böyle bir karar alırsa, sonra aklına esen açlık grevi yapmaz mı?
Nuriye ve Semih ölmesin tabii ki. Ama bunun bir değeri ve anlamı olacaksa, demokraik kamuoyunu harekete geçirmesi olsun. En azından Adalet Yürüyüşü kadar harekete geçirsin yeter!