Türkiye kadın hareketinin iki önemli yayını olan Feminist ve Kadınlara Mahsus Gazete Pazartesi’nin kurucularından Ayşe Düzkan, yetmişin üzerinde yazısını bir kitapta topladı. Güldünya Yayınları’ndan çıkan “05 17” kasım ayı sonunda raflarda olacak. Kitapta yazarın daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış yazıları da yer alacak.
Türkiye’nin en çok okunan feminist yazarlarından Ayşe Düzkan’ın, Güldünya Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı “05 17”, kasım sonunda kitabevleri ve web sayfaları üzerinden satışa sunulacak. Yazarın “Şiddetle mücadelede nereden nereye geldik?, “Tacize taciz, ayıba ayıp diyebilmek”, “Aslan oğlum büyüyecek kadın katili olacak!”, “Velev ki günah!”, “Ezan susmaz, bayrak inmez, vatan bölünmez, halk parçalanır”, “Kürtler mi, hani şu ABD işbirlikçileri”, “Din ve devrim işlerini ayırmak”, “Bu eğitim şart mı gerçekten?”, “Giden sadece Aydın Doğan mı?”, “Sarı takside mayalanan yeni Türkiye”, “Aşk her şeyi mahveder mi?”, “Limon sat onurlu yaşa!”, “Sevinç Teyze, Kemal Amca, pijama altı”, “Bizim de dağlarımız var Nejat” gibi farklı içeriklerde hazırlanmış yazılarından oluşan kitapta yazarın daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış yazıları da bulunuyor.
Türkiye 1980’li yılların başında feminist hareketin ortaya çıkışına tanıklık etti. 1983 yılında kurulan Kadın Çevresi’nin yayınladığı kitaplar, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Ayrımcılığı Önleme Sözleşmesi’ni uygulaması için yürütülen imza kampanyası ve Dayağa Karşı Kampanya hareketin sesini duyuran ilk faaliyetler oldu. 1987 yılında “arada bir” çıkmak üzere yayımlanmaya başlayan “Feminist” Türkiye’de bu siyasal tercihi üstlenen ilk yayındı. Feminist’in ve ilk sayısı 1 Nisan 1995’te çıkan “Kadınlara Mahsus Gazete Pazartesi” dergilerinin kurucularından olan Düzkan, bugüne kadar Demokrat, Şamdan Plus, Sabah, Star gibi yayınlarda çalıştı. Express, Radikal, Milliyet, Pişmiş Kelle, 2000’de Yeni Gündem, Alarm, Özgür Politika, Sendika.org, Özgürlükçü Demokrasi’de yazdı. Halen Artı Gerçek ve Yeni Yaşam’da yazıları yayınlanan Düzkan’ın, “Behiç Aşçı Kitabı”, “Çalar Saat” ve “Erkekliğin Kitabında Yazmaz Bu” isimli üç eseri bulunuyor. Yazarın yaptığı çevirilerle Türkçeye kazandırdığı kitaplar ise şöyle: “Ben Bir Feministim” (Minu ve Sedef’le birlikte), “Canki”, “Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu”, “Jane Eyre”, “Leyla Halid: Filistin Kurtuluşunun Simgesi”, “İnşa Halindeki Erkek” (Gül Özlen’le birlikte) ve “Özgürlük Kesintisiz Bir Mücadeledir”.
Neden 05 17?
İstanbul Yoğurtçu Parkı’nda, 17 Mayıs 1987’de gerçekleştirilen “Dayağa Hayır” mitingi Türkiye’de feministlerin ilk sokak eylemiydi. Bu önemli mitingin konuşmacılarından birisi olan gazeteci yazar Ayşe Düzkan, o yıllarda feminizmi tercih etmiş çoğu kadın gibi, 1980 öncesinde de siyasetle ilgiliydi. Düzkan’ı yazmaya teşvik eden süreç 17.05 tarihli mitingi oluşturan ve daha sonra Türkiye’de feminizmin bir hareket halini aldığı kurucu yıllar oldu.
Kitap iki konuşma metniyle başlıyor. Bunlardan ilki Düzkan’ın 1989’un 8 Mart’ında Feminist Dergisi Kolektifi adına yaptığı konuşma, ikincisi ise 1997’nin 8 Mart’ında bütün düzenleyenler adına okuduğu metin. Ayşe Düzkan’ın kaleme aldığı ama ortak aklın ürünü olan metinler birlikte okunduklarında yola çıkılan noktayı, ulaşılan yeri ve eksiklikleri göstermek açısından önem taşıyor. Yazar kitabın girişinde, yazma ilhamının kaynağını şu sözlerle açıklıyor: “Bu hareket, bu hareketin ilham ettiği fikir ve bakış açısı olmasaydı bu kadar yazma ihtiyacı duymazdım. O yılların, o yıllarda yasladığımız dışlanmanın birçok açıdan kişiliğimi de şekillendirdiğini, bana ve yol arkadaşlarıma tarifsiz bir güç katığını düşünüyorum. Bugün ne yazarsam yazayım, feminist metodolojiye, insiyaki bir biçimde başvurduğumu görüyorum. Bunu ne kadar başarabildiğim tartışılır muhakkak ki ama tüm bu sebeplerle 17.05 benim için çok önemli bir tarih. Hepsine bir anlam atfetmesek de, hayat tesadüflerle dolu. 1905 ve 1917, yirminci yüzyıl tarihinde çok önemli iki gelişmeye, 1905 Nisan Devrimi ve 1917 Ekim Devrimine işaret eder. Bu iki tarih ve düşündürdükleri de benim için büyük bir ilham kaynağı oldu. Buradaki yazıların önemli bir kısmını da o ilhamın sayesinde kaleme aldım.”
Yazılarında sadece küçük harf kullanıyor
Yazılarının içerikleri kadar, yazarken hiç büyük harf kullanmamasıyla da akıllarda yer edinen Düzkan, bunun nedenlerini ise şöyle açıklıyor: “Feminist yazarlardan, şiir dilinden, raf metinlerinden ilhamla büyük harf kullanmadan yazdım. Bu kararı alırken daha sonra bu kadar fazla yazacağımı hiç düşünmediğimi de söylemeliyim. ileriki yıllarda hayatımı başka insanların imlasını düzelterek kazandığım oldu ve büyük harfin, yazı için ne kadar gereksiz olduğunu gördüm.”
Feminizme ve siyasete ilgi duyanların merakla okuyacakları kitabı yayına Beyhan Demir hazırladı. 05 17’nin kitap ve kapak tasarımını ise Mine Özalp yaptı.