Berlinale’de büyük ödül Altın Ayı’yı “Sheytan Vojud Nadarad” ile İranlı yönetmen Mohammed Rasoulof kazandı. Rasoulof, ülkeden çıkış yasağı bulunduğu için ödülünü almaya Berlin’e gelemedi.
70’inci Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Cumartesi akşamı Berlinale Palast’ta (Berlinale Sarayı) düzenlenen törenle ödüller sahiplerini buldu. En iyi filme verilen Altın Ayı’yı “Sheytan Vojud Nadarad” (Şeytan Yok) ile İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof kazandı. İran’da uygulanan idam cezasını konu alan dört kısa filmden oluşan “Sheytan Vojud Nadarad,” aynı zamanda “Eğer seni birini öldürmeye zorlarlarsa ne yaparsın?” sorusuna odaklanıyor. Uluslararası Jüri Başkanı Jeremy Irons, “Hayattaki sorumluluklarımız ve kararlarımız hakkında sorular sorduğu” gerekçesiyle bu filmi Altın Ayı’ya layık gördüklerini ifade etti.
Yönetmen Mohammad Rasoulof, 2017 yılından beri İran’dan çıkış yapmasına izin verilmediği için Berlin’e de gelemedi, filmin galasına ve ödül törenine katılamadı. Ödülü, Rasoulof adına film ekibi ve kızı aldı.
İran’da 2009 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında protestolara katıldığı gerekçesiyle tutuklanan Rasoulof, altı yıl hapis cezasına çarptırılmış, daha sonra da cezası bir yıla indirilmiş ve kefaletle tahliye edilmişti. 2017’deki Cannes Film Festivali’nde “Lerd” (İnatçı Bir Adam) ile Belirli Bir Bakış Ödülü’nü kazanan Rasoulof, ülkeye dönüşünde “ulusal güvenliği tehdit” ve “İslam hükümetine karşı propaganda” suçlamalarıyla yine bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Henüz cezası infaz edilmeyen Rasoulof’un film çekmesine de resmi olarak izin verilmiyor.
Gümüş Ayı ödülleri
“Never Rarely Sometimes Always” (Asla Nadiren Bazen Daima) ile Jüri Büyük Ödülü’ne layık görülen ABD’li Eliza Hittman bir Gümüş Ayı aldı. Ödül töreni öncesinde eleştirmenlerin beğenisini toplayan ve favoriler arasında gösterilen “Never Rarely Sometimes Always,” Pennsylvania’da küçük bir kasabada yaşayan, istemeden hamile kalan ve kürtaj olmak için kuzeni Skylar ile birlikte New York’a giden 17 yaşındaki Autumn’un hikayesini yalın ve duygusal bir dille anlatıyor.
70’inci Berlinale’de En İyi Yönetmen Ödülü’nü “Domangchin Yeoja” (Koşan Kadın) ile Hong Sang-soo aldı. Güney Koreli sinemacıya Gümüş Ayı kazandıran “Domangchin Yeoja,” ilk bakışta banal görünen sohbetlerin insan ilişkileri hakkında ne kadar ipucu içerdiğine odaklanıyor.
Berlinale’de favori filmler arasında gösterilen “Undine,” yönetmeni Christian Petzold’a ödül getirmedi ancak Undine’yi canlandıran Paula Beer En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Petzold, “Undine”de, sevgilisi tarafından terk edildikten sonra başka bir erkekle tanışarak yeniden aşık olan Undine’nin hikayesini anlatırken, kendisini aldatan erkeği öldüren su perisi Undine efsanesini de bugünün Berlin’ine taşıyor.
Berlinale’de En İyi Aktör dalında Gümüş Ayı’yı İtalyan Elio Germano’nun kazanması da sürpriz olmadı. Germano, Giorgio Diritti imzalı “Volevo Nascondermi”de (Saklanmak İstiyordum) çağdaş sanatın devrimci isimleri arasında sayılan Antonio Ligabue’nun hayatını canlandırıyor.
En İyi Senaryo Ödülü ise İtalyan kardeşler Damiano & Fabio D’Innocenzo’nun oldu. D’Innocenzo Kardeşler, “Favolacce”de (Kötü Hikayeler) Roma’nın güneyinde bir banliyöde yaşayan bir ailenin karanlık hikayesini anlatıyor.
Stalin döneminin bir simülasyonu olan sanat projesi “DAU.Natasha” da jüri tarafından ödüle layık görüldü. Kameraman Jürgen Jürges, Ilya Khrzhanovskiy ve Jekaterina Oertel imzalı filmindeki çalışması nedeniyle, “Olağanüstü Sanatsal Performans”a verilen Gümüş Ayı ödülünü kazandı. “DAU.Natasha” festivalde tartışma yaratmış, hatta sette kadınlara baskı yapıldığı iddiaları ve filmdeki işkence sahnesi nedeniyle “skandal” olarak nitelendirilmişti.
Berlinale’nin 70’inci yıldönümü dolayısıyla verilen özel ödüle Fransız Benoît Delépine ve Gustave Kervern’in yönetmenliğini yaptığı “Effacer l’historique” (Geçmişini Sil) layık görüldü. Film, sosyal medya ve internet mağduru üç komşunun çıkış yolunu aradığı bir trajikomedi.
Sinemada yeni perspektifler açan filmlere verilen Alfred Bauer Ödülü ise bu yıl iptal edildi. Berlinale’nin ilk 25 yıl boyunca direktörlüğünü yapan Alfred Bauer’in Nasyonal Sosyalizm döneminde yürütülen propagandalarda önemli bir rol oynadığının ortaya çıkması üzerine festival yönetimi bu ödülü iptal etme kararı almıştı.
Encounters ödülleri
Berlinale’nin yeni yöneticileri Carlo Chatrian ile Mariette Rissenbeek’in bu yıl festivale getirdiği yeniliklerden biri “Encounters” (Karşılaşmalar) adlı yarışma bölümü oldu. Sinemada cesaret gösteren, yeni bir anlatım dili arayan filmlerin seçildiği Encounters bölümünde En İyi Film Ödülü’ne C.W. Winter ve Anders Edström imzasını taşıyan “The Works and Days” (İşler ve Günler) layık görüldü. Sekiz saatlik film, Japonya’nın Kyoto kenti yakınlarındaki bir köyde yaşayan bir ailenin çalışma hayatını ve boş zamanlarını anlatıyor.
Encounters bölümünde Jüri Özel Ödülü’nü “The Trouble With Being Born” (Doğduğunda Başlayan Sorun) ile Sandra Wollner ve En Yönetmen Ödülü’nü de “Malmkrog” ile Cristi Puiu kazandı.
Festivalin diğer önemli ödülleri
Berlinale’de bu yıl gösterilen 342 filmin 101’i belgeseldi. Altın Ayı için yarışan 18 film arasında bulunan “Irradiés” (Işına Maruz Kalanlar) ile Kamboçyalı yönetmen Rithy Panh 40 bin euroluk En İyi Belgesel Ödülü’nün sahibi oldu. Neredeyse tüm ailesini Kamboçya’daki Kızıl Kmer teröründe yitirmiş olan yönetmen Rithy Panh, “Irradiés”de Kızıl Kmer rejiminin zulmünü beyazperdeye taşıyor.
50 bin euro tutarındaki GWFF En İyi İlk Film Ödülü “Los conductos”a verildi. Camilo Restrepo imzalı film, topluma yeniden uyum sağlamaya çalışan bir adamın, geçmişten kalan sorunlarla boğuşmasını konu ediyor.
Berlinale’de En İyi Kısa Film dalında Altın Ayı Keisha Rae Wiherspoon’un belgesel filmi “T”nin oldu. “Filipinana” ile En İyi Kısa Film Gümüş Ayı kazanan Filipinli Rafael Manuel ise ödülünü jüri üyesi Fatma Çolakoğlu’nun elinden aldı.
Kaynak: Jülide Danışman / DW Türkçe