Kaos GL, Defne Güzel’in hazırladığı “AIDS’li İğne” kitabını yayınladı. HIV ve insan haklarına ışık tutmak, HIV’e dair güncel tartışmaları derlemek için yayınlanan kitapta HIV aktivisti Defne Güzel’in yazılarının yanı sıra röportajlar da yer alıyor.
Defne Güzel, giriş yazısında kitabı şöyle tanıtıyor: “AIDS’li iğne her zaman bir köşe başındadır. Kim hizaya gelmeyense, kim ayıplanansa, kim ötekiyse onun ya yanında ya yöresindedir. Evsizlerin, eşcinsellerin, travestilerin, orospuların, alkoliklerin, bağımlıların ve daha nicelerinin zoraki arkadaşıdır. Siz arkadaş olmak istemeseniz de toplum onu sizinle arkadaş eder. Çöp çatar. Koynunuza sokar. Size siz olduğunuz için gösteremediği ya da daha fazla göstermek istediği kötülüğü iğneyi maşa niyetine kullanarak gösterir.”
HIV’le yaşayan LGBTİ+’lar, HIV aktivistleri, doktorlar, avukatlar ve sivil toplum örgütleri ile röportajlardan oluşan kitabın kapak görseli ise Aslı Alpar’a ait.
Panik perdesini aralamak
Kaos GL Medya ve İletişim Program Koordinatörü Yıldız Tar ise sunuş yazısında şöyle diyor: “Tam da böyle bir iklimde, ekseni ve bağlamı insan haklarına çevirmek maksadıyla elinizde tuttuğunuz bu kitap ortaya çıktı. Defne Güzel’in yazı ve röportajlarından oluşan AIDS’li İğne, Defne’nin de deyimiyle “gece olunca sönen ışıkların” peşine düşüyor. Ve bunu yaparken HIV’in H’si anıldığında bizi esir alan panik duygusunu köşeye atıyor, HIV’le yaşayanları “toplum ve insanlık düşmanı kirli sapkınlar” olarak işaretleyen söylemleri bir bir deşifre ediyor. Bunu da HIV’le yaşayanlara, HIV’le yaşayanların haklarını savunanlara mikrofon uzatarak yapıyor. Zira; senkronik ve kronik olarak işleyen dışlama ve içerme mekanizmaları, HIV ve LGBTİ+ paniğini araç ve amaç olarak kullanmakta beis görmez. HIV paniği araçtır, çünkü HIV pozitif tanısı alan, hayatı lime lime edilen, öcü gibi gösterilen ve öldüğünde kireç kuyusuna gömülen Murtaza Elgin’in 80’lerin medyasında “M. Paniği” olarak yazılması bütün bir kimliği tanımlamaya dönük kelime öbeklerine dönüşür ve bu yolla panik, varoluşları hedef gösterme ve damgalamak için bir araca dönüşür. Bu tanımlama HIV paniğini yaratır, araçsallaştırır ve işkenceyi meşrulaştırmak üzere panikten beslenir. Bu panik aynı zamanda amaçtır; ulaşılması gereken bir merhaleyi işaret eder. HIV paniği, bu anlamda hedeftir de. Panik araçsallaştırıldığı ölçüde, yaratılmak istenen bir şeydir. Mitolojideki kendi kendini yiyen yılan Ouroboros misali, bir yandan hâlihazırda var olan HIV paniği araç olarak kullanılırken, diğer yandan bu düzenekler yoluyla toplumda bir HIV paniği yaratılmak istenir. Panik, başlangıcı ve sonu belirsiz bir döngü hâlini alır ve bu yolla meşrulaştırılır. Bu panik döngüsünden sıyrılabilmenin yolu ise; merkeze HIV’le yaşayanları almaktan geçiyor. HIV’i ne salt tıbbi bir konu ne de salt toplumsal bir mesele olarak ele almamaktan; ikisinin kesiştiği alanları HIV’le yaşayanlara hak ettikleri itibarı iade etmek üzere yeniden ve yeniden düşünmekten geçiyor.”
Kitaptaki bölümler
Kitapta yer alan bölümler şöyle:
- Sunuş niyetine: Panik perdesini aralamak…
- Başlarken: İğneyi maşa niyetine kullanmak
- Hak savunuculuğu büyüktür HIV’den / Muhtar Çokar
- HIV’in insan hakları hali / Yasin Erkaymaz
- Sen kendini anlatmazsan başkaları seni anlatır, ama nasıl anlatır?
- İhlale karşı adalet, ayrımcılığa karşı dayanışma / Hatice Demir
- Şov devam etmeli!
- HIV’le yaşayanlar için HIV politikası / Yunus Emre
- Ne kurban ne de potansiyel katil! / Semih Özkarakaş
- Görünmeyen cinsel şiddet türlerini gündemleştirmek
- LGBTİ+ örgütleri anlatıyor
Kitabın çevrimiçi haline ulaşmak için tıklayın.