Felsefi şiir anlayışıyla tanınan Yücel Kayıran’ın yeni kitabı Poetik Varlık adıyla yayımlandı. Felsefi Şiir, Kritiğin Toprağında ve Şiirimin Çeyrek Yüzyılı adlı kitaplarından sonra bu kitap Kayıran’ın dördüncü düzyazı kitabı. Neredeyse üç ya da dört kitap olabilecek yazıların toplamından oluştuğunu söylemek mümkün.
Bölüm başlıkları şöyle: “Modern Tük Şiirinin Neliği Üzerine Bir Soruşturma”, “60’lara Doğru: Ahmet Oktay ve…”, “Kalbin Elem Günleri Cumhuriyet’in İlk Kadın Şairi: Gülten Akın”, ve “Poetik Varlık”.
“Modern Tük Şiirinin Neliği Üzerine Bir Soruşturma” başlıklı ilk bölüm, bir Cumhuriyet dönemi Türk şiiri tarihi niteliğinde.
Poetik Varlık Ne Demektir?
Şiirin dile getirdiği varlık kavramının ve imgesinin teolojinin ve felsefenin varlık kavramından farklılığını vurgulayan Kayıran’a göre, “Şiir, insanın oluş halindeki bireyselliğinin, acemilik ve deneyim arasındaki gerilim halinin, badire ve yokolma anıyla yüz yüze gelme durumunda varlığını koruyabilmiş, bu vesileyle varoluşunu hissetmiş olmanın varlığını dile getirir”.(s. 15)
Poetik varlık, Kayıran’a göre, şiirin tinsel evreninde vücut bulan anlatıcı-benin varlığına işaret eder. “Şiirin tinsel evrenindeki anlatıcı-benin varlığı, konuşma halinde, kendini ifade etme hali içinde olan bir varlıktır. Anlatıcı-benin bu konuşma hali, bir varlık durumunu, bir varolma halini ya da varolamama halini dile getirir.”(s 471) Poetik varlık, aynı zamanda oluş sürecinde, oluş halinde olan bir varlıktır. Kayıran, poetik varlık kavramını/imgesini şiirimizden iki örnekle ele alır: Biri Tevfik Fikret’in “Yaşamak Aşkı”, diğeri ise Nazım Hikmet’in “Kocalmağa Alışıyorum” şiiridir. (s. 474-476) Poetik varlığa ilişkin olarak ele alınabilecek başka şairler/şiirler de anılır: “Demin ve Şimdi”(Oktay Rıfat), “Hazırlandın Diyelim”(Turgut Uyar), “Birahane Longa” (Ahmet Oktay).
İncelen Şairler/Şiirler ve Poetik Sorunlar
Kayıran’ın kitabında ele aldığı ve poetik varlık anlayışı temelinde çözümlediği ve eleştirdiği birçok şair ve şiir örneği yer almaktadır. Bunlar arasında özellikle şu isimleri sayabiliriz: Tevfik Fikret, Ziya Gökalp, Yahya Kemal, Faruk Nafiz Çamlıbel, Sabahattin Kudret Aksal, Melih Cevdet Anday, Ahmet Oktay, Muzaffer İlhan Erdost, Ataol Behramoğlu, Egemen Berköz, Metin Altıok, Gülten Akın, Sezai Karakoç, Cemal Süreya vb. Gülten Akın şiirine ayrılan bölüm ise ayrı bir kitabı oluşturabilecek yazılardan oluşmaktadır.
Kayıran’ın yazılarında birçok önemli sorunu belki de ilk kez ele aldığı da dikkat çeker. Örneğin şiirimizde kış imgesi/temasını irdeleyen yazısı gibi. Gökalp’in şairliğinin itibarsızlaştırılması ve göz ardı edilmesine ilişkin vurgusu da önemli. İslami şiirle ilgili yaptığı saptama ve değerlendirmeler ve bu şiir geleneği/akımı içinde yer alan şairlerle ilgili değerlendirmelerin de tartışılması gerekir. İnanç Buhranı, yazgısal belirsizlik, poetik determinizm, Osmanlı Dekadansı gibi konular/sorunlarla ilgili düşünceleri de şiir eleştirisi ve değerlendirmesi bağlamında ufuk açıcı niteliktedir.
Şiir Tarihimizde Poetik Mücadeleler
Cumhuriyet Dönemi Türk şiirindeki poetik mücadeler konusu da Kayıran’ın ele aldığı konular arasında dikkat çeker. Bu bağlamda Kayıran, şiirin tarihini irdelerken Marx, Engels ve Benjamin’in tarih tezlerinin içerikleri doğrultusunda, “bir poetik mücadeleler tarihi”nden söz eder.(s. 147)
Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin başlangıç evresinde iki poetik eğilimin yer aldığını söyleyen Kayıran, bunları şöyle açıklar: “Bitmekte olanın bir zamanın devam etmekte olan temsilcilerinin oluşturduğu bir poetik düzlem olarak Osmanlı dekadansı poetikası ve başlamakta olan yeni zamanın ne türden olmasına ilişkin bir tasarım gerektiren Türkçü sekülerizm.”(s. 154)
Kayıran’ın kitaptaki ilk yazısında, Modern Türk şiirinin başlangıcı sorununu ele alır. Hangi şair ya da şairler modern şiirimizin başlangıç/kurucu özneleridir? Bu ve benzer soruların hem poetik hem de politik yönlerinin bulunduğu söylenebilir. Kayıran’ın ifadesiyle, “Modern Türk şiirinin başlangıç noktasını belirleme sorunu, Cumhuriyet’i Osmanlı’dan ayırma çabasıyla, kaygısıyla karakterize olmuştur.”(s. 19) Burada tartışılmamış ve temellendirilmemiş bir sorunun bulunduğuna dikkat çeken Kayıran, poetik ve siyasal olanın başlangıcının zamansal bakımdan örtüşebileceğini de belirtir.(s.20-21) Poetik başlangıç sorununun, bir gerçeklik ve olgu sorunu olduğunu vurgulayan Kayıran’a göre, Modern Türk şiirinin başlangıç noktası, Cumhuriyet’ten öncedir ve başlangıç Tevfik Fikret’tir.(s. 28) Bu bağlamda geleneksel şiirden modern şiire geçiş söz konusudur.
Felsefi Şiirin Kısa Tarihi ve Temel Kavramları
Kayıran, kitapta yer alan iki yazısında, 2007 yılında ilk basımı yapılan Felsefi Şiir kitabını anımsatarak, burada ortaya koyduğu şiir anlayışının zaman içinde oluşagelen etkilerine değinir ve kitabın son yazısı olan “Benim Kavramlarım ya da Şiirimizin Sorunları Üzerine Kavramsal Bakış”ta, kendine özgü bazı temel kavramlarının anlamlarını özlü biçimde açıklar. Bu kavramlardan bazıları şöyle: “Anlatıcı-ben”, “antropolojik boşluk”, “eşik-söz”, “epistemik toplumculuk”, “fenomenal toplumculuk”, “ilklik”, “nihilist toplumculuk”, “ontik katharsis”, “ontik şiir”, “epistemik şiir”, “poetik başkaldırı”, “Poetik determinizm”, “poetik ölüm”, “poetik varlık” vb. Görüldüğü gibi şiirle ilgili bu kavramlar/kavramlaştırmalar, Kayıran’ın bir şiir düşünürü olduğunun da göstergesidir.
Şair kimliğinin yanı sıra şiir düşünürü olması da Kayıran’ın belirgin nitelikleri arasında göze çarpar. Onun felsefi bir gözle Modern Türk şiirinin nitelikleri ve sorunlarıyla ilgili düşünceleri ve değerlendirmeleri ve bu konuda ortaya koyduğu tarihsel bakışıyla birlikte bu kitabın odağını, temel sorunsalını oluşturan “poetik varlık” kavramı, üzerinde düşünmeyi ve değerlendirmeyi fazlasıyla hak etmektedir.