Günahla suçu eş kabul eden zihniyetin, kaynağını eşcinsellik ve uyuşturucu bağımlılığı olarak gördüğünden ötürü bir hastalığın kurbanlarını bile isteye ölüme terk etmesi, ölümü bu insanlara bir tür ceza olarak görmesi, hastalığı yenmek için bilimsel çalışmalar yapılmasının dini ya da ahlaki nedenlerle engellenmesi, geciktirilmesi, en hafif tabirle, bir insanlık suçuydu.
AIDS nedeniyle ölümlerin büyük çoğunluğu, hastalığın ortaya çıkışını takip eden ilk yıllarda gerçekleşti. Sinema oyuncuları Anthony Perkins, Rock Hudson, fotoğraf sanatçısı Robert Mapplethorpe, müzisyenler Freddie Mercury, Tom Fogerty, bilim insanı Isaac Asimov, filozof Michel Foucault, balet Rudolf Nureyev ve sevdiklerinin yanı başında hayatını kaybeden 40 milyon insan. Yoklukları insanlığın kaybı olan 40 milyon insan!
Neyse ki, zamanla virüsün ırk, cinsel tercih, cinsiyet, milliyet ayırt etmediği, insanların tamamı için tehdit oluşturduğu anlaşıldı da durum ciddiye alındı, teşhis ve tedavi için bilime fon sağlandı.
Günümüzde HIV için geliştirilen ilaçlar virüsün vücutta çoğalmasını ve bağışıklığı baskılayıcı etkisini önleyerek, HIV pozitif kişilerin uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlıyor.
Aldığı tedavi ile virüsü kontrol altına alanlardan birisi de nefesli sazlar ustası, Charlie Kohlhase. Yeni albümü Second Life, hastalıkla mücadele edenlere, modern tedaviden yararlanamadan ölenlere, HIV pozitif nedeniyle yaşamını yitiren yakın dostlarına ve binlerce kişi ölürken ABD hükümetinin ayak sürüdüğü bir dönemde hastalıkla ilgili daha fazla araştırma yapılması için bedenlerini ve hayatlarını ortaya koyan diğer aktivistlere adanmış.
Anaakım caz medyasında adına seyrek rastlansa ve İngilizce Wikipedia’da adına açılmış bir sayfa olmasa da Charlie Kohlhase, müzisyenlerin müzisyeni mertebesini kazanmış bir doğaçlama ustası ve besteci. Boston’a taşındığı 1980’den bu yana şehrin zengin caz geleneğinin vazgeçilmez üyesi oldu. Uzun yıllar şehrin efsanevi topluluğu Either/Orchestra‘da çalıştı, Roswell Rudd, Dave Douglas, Dennis Gonzalez, Anthony Braxton, Oliver Lake gibi serüven tutkunlarıyla işbirliği yaptı. Gitarist Garrison Fewell ve alto saksofoncu John Tchicai ile ortak çalışmaları ona avangart caz dünyasında saygın bir konum sağladı. Liderliğini yaptığı Charlie Kohlhase 5 ve Saxophone Support Group ile albümler yayınladı.
Şimdilerde JCM Art Ensemble ve No Boundaries Big Band orkestralarının yöneticiliğini yapıyor, küçük gruplarıyla çalıyor, bir yandan da radyo programı yapıyor.
Sekiz müzisyenden oluşan grubu Explorers Club ile kaydettiği Second Life, tahmin edersiniz, Kohlhase’in hayatta kalma mücadelesinin -belli belirsiz- izlerini barındırıyor. Mandorla Music etiketli albüm, liderinkilerin yanı sıra, Elmo Hope, Don Cherry, Ornette Coleman, John Tchicai ve Roswell Rudd olmak üzere Kohlhase’in müzikal dünyasını etkilemiş kahramanların bestelerini içeriyor.
Kohlhase pandemi sürecinde yakın arkadaşlarıyla çalmaya devam etmiş, açık hava konserleri vermiş. Tromboncu Jeb Bishop’ın Boston’dan Chicago’ya geri taşınma kararı alması, Kohlhase’e, stüdyoya girme ve olgunlaşmış repertuvarı kaydetme ilhamı vermiş.
Explorers Club’ın genişlemiş hali, trompetçi ve flügelhornist Daniel Rosenthal, gitarist Eric Hofbauer, tubist Josiah Reibstein ve davulcu Curt Newton gibi liderin uzun zamandır birlikte çaldıklarının yanı sıra tenor saksofonda Seth Meicht, trombonda Jeb Bishop ve basta Tony Leva olmak üzere yeni eklenenlerden oluşuyor.
Second Life, müzisyenlerin doğaçlamasına, hatta ikili ya da üçlü bölümler halinde kolektif doğaçlamasına izin veren düzenlemeler içeriyor. Solistlerin sürprizlerle dolu doğaçlamalarının ortak yönü, neredeyse sistematik şekilde, kendilerine değil müziğin kendisine hizmet edecek şekilde ilerliyor olması. Nihai anlamda ensemble olarak başarılı bir icra çıkarma hedefiyle çalıyorlar. Bu anlamda basta Tony Leva ve tubada Josiah Reibstein muhteşem iş çıkarıyor, müzikaliteden ödün vermeksizin her şeyi bir arada tutuyorlar. Bu kulakla dinlendiğinde Second Life, uzun zamandır böylesini dinlemediğinize emin olduğum kadar disiplinli bir albüm. Müzik mantıksal bir düzlemde ilerliyorken paradoksal olarak doğaçlama dozunun bu denli yüksek olduğu icralar çıkarmak, Kohlhase’in bestecilik ve düzenleme yeteneğinin ürünü.
Albümü açan Character-Building Blues, içinde keder olmayan bir Kohlhase bestesi. Gitar, bas, davul üçlüsünün inşa ettiği temelin güven veren sağlamlığında, sırasıyla, Kohlhase, Rosenthal ve Bishop akıllara zarar sololar çalıyorlar.
Second Life’la ilgili yaşanması muhtemel bir sorun, cazip sunumuna kanıp, bazı icraları, sonrakine geçmeyi engelleyecek şekilde tekrar dinleme arzusu.
Kohlhase’in Burundi’nin inganga müziğinden esinlenerek bestelediği ve Tony Leva’nın bas solosu ile başlayan No Such Explorer‘da, Curt Newton’ın, dinleyeni hipnotize eden Hamid Drake-vari ritmik deseni önünde Meicht and Kohlhase’in ama özellikle Kohlhase’in öylesine mükemmel yükselen ve sonunda esrikleşen tenor solosu var ki, doğaçlama olduğuna ikna olmak için tekrar dinlememek neredeyse imkansız. Meicht’ın tenor, Reibstein’ın tuba sololarının da hakkını yemeyeyim. Saykodelik caz diye bir şey varsa, o muhtemelen No Such Explorer.
Lennette, bırakalım birlikte çalmayı, tanıştıkları bile şüpheli iki caz efsanesinin isimlerinden türetilmiş: Lennie Tristano ve Ornette Coleman. Fantazi bu ya, bir araya gelmiş olsalardı ortaya nasıl bir müzik çıkardı? Kontrollü şekilde başlayıp esrarengizleşen sonra da vahşileşen, kolektif doğaçlamalarla süslenmiş, trombon ve gitar atışmasının başrolü kaptığı eksantrik bir icra.
Gündelik hayatta karşılaştığı ilginç detaylar Kohlhase’e müzikal fikirler verebiliyor. No Dog, No Bike, adını, bir Kore marketinin kapısındaki uyarıdan ilham alırken Consolation Cake, düzenli gittiği bir kafe espresso yapmayı beceremeyince gönül almak için verilen kekin öyküsü. Airport Station ise, havaalanındaki bir yürüyen merdivenin mekanik hırıltılarının yansıması.
Second Life, şu ana kadar andığım altı Kohlhase bestesinin yanı sıra, klasik dönem caz müzisyenlerinin fazla bilinmeyen parçalarını içeriyor.
Don Cherry’nin zamanında Ed Blackwell ile düet kaydettiği, Ornette Coleman bestesi Man On The Moon, dur kalklarla ilerleyen Mingusvari bir kolektif cümbüşe dönüşmüş. Girişte hiç de sakil durmayan elektronik efektler, yaklaşmakta olan kaosun habercisi. Trombon solosu, liderin, Bishop şehri terke etmeden önce grubu stüdyoya sokma kararını doğruluyor.
Berlin Ballad, John Tchicai’nin, In a Sentimental Mood üstüne geliştirdiği bir bestesi. Kohlhase baritonda, Seth Meicht tenorda, ruh ikizlerinin müziğini kutsuyorlar.
Albümün alışıldık anlamda yegane baladı, Elmo Hope bestesi Eyes So Beautiful as Yours ile Kohlhase, Hofbauer’ın gitardaki enfes eşliğinin önünde bariton tonunun güzelliğini sergiliyor.
Albümü kapatan Tetraktys ile Kohlhase, başka bir kahramanını daha anıyor. Kulübün üyeleri toplu halde parçanın bestecisi Roswell Rudd’u selamlayıp dinleyiciye veda ediyorlar.
Second Life bir modern zaman başyapıtı. Geleceğin cazının keşfedilmesi uğruna bugünün cazının ihmal edildiği bir zamanda, cazın aslında geçmişiyle bir bütün olduğunu, cazı caz yapan timbre, poli-ritmik zenginlik, karakter, kolektif ve bireysel doğaçlama gibi unsurların modası geçmiş kavramlar olmadığını kanıtlayan mükemmel bir albüm.
Caz gerçekten de zamansız bir sanat ve köklerini onurlandırırken gelişmeye devam etmesi büyüleyici. Erkenci kuşlar, yılın en iyi albümlerinden biriyle daha tanıştığımızı ötüyorlar.
Caz tutkunları için harika bir keşif!
Ömrünüz uzun, sağlıklı olsun Charlie Kohlhase. Sizi seviyoruz.
Turgay Yalçın’ın bu yazısı ilk olarak Dark Blue Notes internet sitesinde yayımlanmıştır.
Turgay Yalçın’ın Dark Blue Notes’daki tüm yazılarına erişmek için tıklayınız