‘Bejin Na’ Kürtçe ‘Hayır Deyin’ demek. Aynı zamanda Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) referandum şarkısının ismi. Sanatçı Seyda Perinçek tarafından hazırlanan “Bejin Na” şarkısı Türkiye’nin bazı kentlerinde yasaklanmıştı. Şimdi ise, Mersin 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla Türkiye genelinde yasaklandı. Demek ki, ‘Hayır’ Kürt illerinde de güçlü bir karşılık buluyor. Aynı zamanda HDP kampanyasına saldırı için bahane oluşturuluyor.
Referandum kampanyasının son iki haftasının içindeyken ve 8 Nisan İstanbul Mitingi öncesinde HDP’nin referandum şarkısına yasak getirilmesi geriye kalan günlerde bütünüyle HDP ve Kürtlerin hedef tahtasına konacağını gösteriyor.
Yasak kararı veren hakimlik şarkının Anayasa’nın ilk 3 maddesine aykırı olduğunu belirtmiş. Şarkının ‘Hayır Hayır tek bayrağa, Hayır Hayır tek millete, Hayır tek dile Hayır’ sözlerini “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında belirtilen ‘Türkiye Devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir’ ibaresine aykırı olduğu ve Türk Ceza Kanununun 216. Maddesinde belirtildiği üzere halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanununun ‘Demokratik Devlet Düzeninin korunması ile ilgili yasaklar’ başlıklı 78. maddesi ‘Devletin tekliği ilkesinin korunması’ başlıklı 80. Maddesi ‘Azınlık yaratılmasının önlenmesi’ başlıklı 81. Maddesi ve ‘Bölgecilik ve ırkçılık yasağı’ başlıklı 82. Maddesine muhalefet ettiği” biçiminde değerlendirmiş.
Kararı uzunca alıntılama ihtiyacı duyduk. Bu kararın tarihi bir anlamı olacaktır. Not düşmek istedik.
Söz konusu referandum şarkısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Haziran seçimlerinin hemen ardından, 1 Kasım erken genel seçimlerinde ve sonrasında; referandum mitinglerinde sıkça ifade ettiği ‘Tek Bayrak, tek devlet, tek millet’ dayatmasına, “Milli Mutabakat”, “Yerli ve Milli” siyaset politikasına hayır deyin, Bejin Na denmektedir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tek Bayrak, tek devlet, tek millet” sözlerinin kelimenin sosyal anlamında kullanılmadığını herkes biliyor. Kürt siyasi hareketi defalarca en yetkili ağızlardan; bizzat Selahattin Demirtaş’ın ağzından ‘bayrağa, devlete ve Türk milletine’ karşı tavırlarının olmadığını açıklamıştır. Kürt siyasi hareketi, ırkçı-faşist politikacılarla arasına sınır çizmektedir, Türk halkıyla değil.
Ancak sorun Kürtlerin ne söylediği değil AKP-Ergenekon ittifakının ‘Hayır’ ihtimali karşısında elinde yalnızca ‘ırkçı, faşist bir devlet terörü’ dışında başkaca bir aracın kalmayışıdır.
Bu ülkede ‘devlet, bayrak ve millet’ edebiyatıyla çok can alındı, çok faili meçhul cinayetler yaşandı. Beyaz Torosların felsefesi de buydu. Devlet o gün demokratikleşme yerine inkarcılığı, baskı uygulamayı seçmişti. Kürt halkının demokratik taleplerini bastırmıştı. Şimdi bir kez de AKP eliyle bu kavramlar Ergenokoncu bir anlam kazanıyor. Irkçı-faşist bir anlama bürünüyor.
AKP ve Erdoğan MHP ile anayasa yapmaya kalkarak referandum kampanyasının siyasal içeriğinin ırkçı-faşist bir ideolojiyle doldurulacağının işaretini veriyordu. MHP ile ittifak referandum için yeterli meclis çoğunluğuna ulaşmayı sağladı; ama referandumdan ‘Evet’ oylarını çıkartacak bir yarar sağlayamamış görünüyor. MHP tabanı bölününce, bu kesimden pek bir oy gelmeyeceği anlaşılıyor. Nitekim, daha önce görülmemiş biçimde, bir MHP’li referandumda HDP gibi ‘Hayır’ oyu vermiş olmaktan gocunmuyor.
İkinci adım olarak dış politikada mazlum, yurtsever bir rol denendi. Hollanda, Almanya, Avusturya, İsviçre gibi ülkelerdeki Erdoğan ve AKP benzeri sağcı ve ırkçı politikacıların damarına basıldı. ‘Batılı Haçlıların Türk ve Müslümanlara saldırısı’ senaryosu sahneye kondu. Sonuçları iç politikaya tahvil edildi. Öyle ki, sanki Anayasa maddeleri değil de Türkiye’nin AB ile ilişkileri oylanacak sanırdınız. Ancak bu da tutmadı, çok uzun sürmedi, iç politikada beklenen etkiyi ve ‘Evet’ oylarında beklenen artışı sağlayamadığı görülüyor ki, vazgeçildi.
Üçüncü aşamada Kürtlerin oylarını almak vardı. Önce MHP’nin hop oturup hop kalkmasına rağmen Barzani eliyle Kürtler arasında ‘Evet’ denendi ve bunun da tutmadığı anlaşılıyor. Anketler Kürtler arasında hayır diyenlerin oranını yüzde 60’ların üstünde gösteriyor. Kürt illerinden ‘Hayır’ oylarının beklenenden çok çıkacağını AKP seçmeni arasında ‘Hayır’ diyenlerin sayısının arttığını söyleyenler bizzat yandaş anket şirketleri ve yandaş kalemşörlerdir.
HDP’nin referandum kampanya şarkısının ‘ırkçı-gerici’ gerekçelerle yasaklanması ise, yeni bir döneme girildiğinin işaretidir. Bir süredir Kürt illerindeki HDP sandık başkanları keyfi biçimde azlediliyor, ‘uygun’ bulmuyor, HDP il ve ilçe örgütlerine yönelik polis operasyonları, gözaltılar sürüyor. Cezaevlerindeki Kürt siyasi tutukluların talepleri karşılanmıyor ve açlık grevine zorlanıyorlar. Açlık grevleri insan hayatı için tehlikeli aşamaya gelmiş bulunuyor.
‘Referandum bana yar olmazsa kimseye yar olmasın’ diyecek kadar gözü kararmış politikacılar ve taraftarları karşısında ‘Hayır’ cephesinin güçlü bir tavır alabilmesi AKP-MHP-Erdoğan ittifakı karşısında Kürt halkıyla dayanışma içine girerek, yeni katliamlara izin vermeyerek olabilir.
AKP ve Erdoğan ‘Evet’ oylarını artırmak üzere her seviyede Kürt düşmanlığı gösterisi yapmayı MHP ve CHP’nin milliyetçi tabanından oy almak üzere son şans sayabilir. Buna izin vermemeliyiz. Bejin Na, Hayır Deyin şarkısı tüm soldan ve emekten yana ‘Hayır’ çalışması yürütenlerin referandum şarkısı yapılarak ırkçı-faşist yönelişe ilk yanıt verilebilir!