İkinci Dünya Savaşının pek çok veçhesi ve çehresi var. Neresinden tutsanız, üzerine söylenecek şey bulursunuz. İsterseniz, mesela, çocuk pedagojisini bu savaşa bağlayabilir, dilerseniz Londra’daki Tailor Street’te sıralanmış sanat icra eden İngiliz terziciliğini ve İngiliz kumaşı meselesini dahi ilintilendirirsiniz; kim ne karışır, yazmaya bağlıdır… Diyelim ki, bu yıl 80.yıldönümü kutlanacak D-Day adıyla…
Hakkımızda
Değerli Mesele dostu,
Basılı yayın hayatına Aralık 2016 itibarıyla son veren Mesele Dergisi, 1 Ocak 2017’den bu yana mesele121.org adresinde yayınına devam ediyor.
Neden mesele121?
Çünkü 10 yıl boyunca kesintisiz her ay yayınlanan Mesele 120. sayısı ile matbaalara veda etti ve internet 121. sayımız oldu.
Mesele’de amacımız kitaplar üzerinden Türkiye’yi ve dünyayı tartışmak ama sadece kitapla sınırlamıyoruz tabii ki…
Öncelikle “Sözümüz” var. Söyleyecek bir şeyiniz yoksa yayıncılık yapmanın da anlamı kalmıyor…
Sizin sözünüz de bizim için çok değerli… Hakemli dergi olmasak da belli kriterlerimiz var. [email protected] adresine gönderdiğiniz tüm yazıları okuyoruz, değerlendiriyoruz.
Merhaba, kısa bir süre önce sizi buradan selamlamıştım ve bir söz vermiştim. Yazılarımın bir şarkı boyu olacağı konusunda kararlıydım. Ancak bir şey oldu. Bir şarkı dinledim ve o şarkının hikâyesi beni bir diğerine taşıdı. Seçim yapamadım.
Lakırdıcının biri bir sahafa girer. Sevdiği ve hatta yakınlık kurduğu bir yazarın tüm eski kitaplarını bulur. Sayfaları hızla çevirir. Ne zaman ki altı çizili bir satır görür, o vakit bu kitabı satın almak üzere derhal tezgâha koyar. Hele bir de imzalı yahut exlibrisli olunca… Sevincinden ağzı kulaklarına varır!
Vakit emperyalistlere ve de onun yeryüzündeki her ülkede egemen olan işbirlikçilerine karşı mazlum ülkelerin ve halkların birliğini sağlamak, bu konudaki söylemini oluşturmaktır. Bugün için sınırlardan başlayarak içe doğru daraltılan ateşten bir çemberin ve toplu öldürmenin içinde bulunan Iraklılara, Suriyelilere, Filistinlilere ve (ne yazık ki) Kürtlere sahip çıkmamız gerekiyor.
İstanbul’un caz kulüplerinden birinin samimi atmosferinde, mikrofona doğru yaklaşan müzisyen ve performans sanatçısı Çağıl Kaya’nın gözlerindeki parıltı ve sesindeki duygu tüm salonu sarıyor. Vücut dili adeta bir mıknatıs gibi izleyicileri kendi dünyasına çekerek her notayla bir hikaye anlatıyor.
Yönetmen Kemal Başar ile “Söz Veriyorum” ve yine Yönetmen / Oyuncu Kemal Başar ile iki gün önce, “Cyrano Rock” adlı oyunla tanıştım. Kemal Başar oyuncu ve yönetmen olarak, yurtiçi ve yurtdışında defalarca onaylanmış başarıları, pek çok ‘ilk’e attığı imzalarla çok değerli, gerçek bir duayendir.
1906-1975 yılları arasında yaşamış olan Rus (Sovyet) besteci Dmitri Dmitriyevich Shostakovich, SSCB Yüksek Sovyet Milletvekili ve Lenin Nişanı sahibiydi. Çalışmalarında klasik müzikten caza kadar çeşitli müzik tekniklerini bir araya getirerek hibrit sesler geliştiren bu çağdaş bestecinin 1957 yılında bestelediği 11. Senfonisi, klasik müzikte başkaldırı, protest, özgürlük türündeki bestelerde başı çekenler arasındadır.
Prömiyeri 25 Mayıs gecesi Şişli Tiyatrosu’nda yapılan yeni bir komediyle ne vakittir özlenen ve sahnelerden…
Uzun zamandan sonra tekrar gittiğim Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin ağaçlıklı ve masaların nerede ise hiç boş kalmadığı kafe…
USTALARA SAYGI
Kaçırmayın!
dergilik
Praksis dergisinin 1 Ocak 2025’te yayınlanacak olan 67’nci sayısı için çağrı metni yayımlandı. Sayı editörlüğünü…
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün hakemli ve uluslararası akademik dergisi olan YILLIK’ın beşinci sayısı basılı ve çevrimiçi ortamda…
Elektronik ortamda yayın hayatına devam edeceğini duyuran Express Dergisi’nin ilk sayısı “‘Biz’ ve gelecek” yayımlandı.
Sosyal Medya
Bihter Hanım sevgiyle büyütülmüş bütün canlılar gibi kendine güvenli, başkalarıyla eşit ilişki kuran, sınırları olan…