Lapa lapa kar yağan bir kış günü, İstanbul’un Şişhane semtinde dünyaya gelmişim.
Hani Haldun Taner’in “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu” başlıklı Türk edebiyatının şaheseri olan eserindeki Şişhane; fakat bu kez kar yağıyormuş.
Tünel’den aşağı Unkapanı’na doğru inerken sol kolda Bankalar Caddesi’nin köşesindeki üçüncü bina olan ve bir Yahudi soyadından alınmış ilginç adıyla her gelen geçenin ilgisini çeken Yaeş Apartmanı’nın asma katında doğdum. Beş yaşına kadar yaşadığım Şişhane’deki bu binanın kocaman ferforje arıkovanı modeli beyaz boyalı bir kapısı vardı. Apartmanın içine dar bir koridordan girilir, merdivenlerden en üst kata çıkılırdı; asansörsüzdü.
İki odalı, küçük salonuyla, Haliç manzaralı şirin bir daireydi bu…
En eğlenceli tarafı ise hemen karşımızda itfaiyenin olmasıydı.
Sabahtan itibaren pencerede oturur, yangın olduğu zaman yaşanan o büyük hareketliliği izler, itfaiye arabalarının çıkışını, itfaiyecilerin ne kadar acul davrandıklarını gözler dururdum. Bir de sabahları köşede duran simitçinin “40 paraya taze simit” diye bağırdığını hiç unutmadım.
Sefarad Yahudisi bir ailenin kızı olarak dünyaya geldim, babam da İstanbul’da doğmuş, ama asılları Bursa’dan… Annem ise İzmirli bir aileden geliyordu.
Babamın ailesi Bursa Uluabat’dan, annemin ailesi ise İzmir Karataş’tan İstanbul’a gelmişler.
Dedelerimi hiç tanımadım. Babamın babası o zaman Osmanlı toprağı olan Girit’ten Bursa’ya gelmişmiş.
Büyüklerimizin söylediklerine göre anneannemin büyük babası ise İzmir’de Hahambaşılığı yapmış.
Babam annemle evlenmeden önce ailesiyle beraber İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Balat’ta oturmuş.
Balat, Haliç’in batı kıyısında Fener semtiyle Ayvansaray’ın arasında yer alır.
Coğrafi konumu, tarihsel özellikleriyle Bizans’tan günümüze dek sürdürdüğü kozmopolit kültürüyle dikkat çeker burası.
Tarihi boyunca ağırlıklı olarak Yahudilerin, özellikle de Sefaradlar diye adlandırılan İspanyol Yahudilerinin yaşadığı bir merkez olarak bilinmektedir.
Yahudiler dışında Rumlar, Ermeniler ve Müslüman Türkler de Balat’ta yaşamışlardır.
Semtte yaşayan bu dört ayrı grubun dinsel ve kültürel izleri Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin küçük birer örneği olarak karşımıza çıkar.
Tevekkeli değil, o dönemlerde dostluk, komşuluk o kadar iç içe ve güzel yaşanırmış ki her komşu bir ötekinin diline âşina olmuş. Nitekim babam ana lisanı olan Türkçe ve Ladino (eski İspanyolca) yanı sıra Ermenice ve Rumcayı çok iyi konuşurdu.
Tevrat dili olan İbranice’yi de iyi bilirdi .
O dönemlerde Kıbrıs’a seyahatlerimiz oldu. Hatırlarım, babam Kıbrıslı Rumlarla hep Rumca konuşurdu.
Babam ve ailesinin Balat’ta yaşadıkları ev, Or-Ahayim Musevi Hastanesi’nin karşı sokağındaymış.
Bu hastanenin temeli 19. yüzyıl sonlarında, dönemin İstanbullu Yahudi Cemaati liderleri tarafından atılmış, iki yıl süren inşaatın ardından 1898’de hayatın ışığı anlamına gelen Or-Ahayim ismi ile açılmış.
Bir hastane ki, yüzyılı aşkın bir süre boyunca hizmet veriyor.
Kurtuluş Savaşı ve I. Dünya Savaşı gibi zor dönemlerde askerlere sağlık hizmeti vermenin yanı sıra en ileri ihtisas hastanelerinden biri olarak Türk tıbbına çok önemli doktorlar yetiştirmiştir.
Babam ve ailesinin Balat’ta yaşadığı dönemde, annemler de İzmir’in Konak ilçesinde yer alan alan Karataş semtinde otururlarmış.
Yahudilerin İzmir’de yoğun olarak yaşadığı Karataş semtindeki önemli tarihi yapıtlarından biri olan tarihi asansörünün yapım masrafını karşıyanlardan bir aile de annemin ailesidir.
Sefarad ailemden kısaca çizgiler böyle; bazı şeyler unutulsa da, insanoğlu birçok şeyi kafasından silse de tatları ve kokuları asla unutamıyor.
İşte benim dünyaya geldiğim Şişhane‘deki apartmanın içi de her gün farklı kokardı.
Hafta arası Madam Antula’nın pişirdiği et yahni, Hayganuş Hanım’ın pişirdiği biber dolması, anneannemin pişirdiği pırasa köftesi bu kokulardan unutmadıklarımdır. Unutmadığımız şeyler kokular ve yediğimiz yemekler değil sadece; hayatımda yediğim en güzel dayağı da yine bu evde babamdan yemiştim.
Hâlâ unutamam!
Pırasa köftesi Sefarad Mutfağı’nın en önemli yiyeceğidir.
Her bayramda, Cuma akşamları masamızdan eksik olmaz.
Çocukluğumdan beri yemeğe, tatlara ve mutfağa çok meraklıydım.
Hayatımda yaptığım ilk yemeği de çocuk yaşta yine Şişhane‘deki o evde sofraya sunmuştum.
Mutfakla tanışmam 4-5 yaşları arasındadır. Anneannemle birlikte kurabiye hamuru yapar sonra da pişirirdik. Anneannem, nur içinde yatsın, ufak tefekti, kalkık burunlu, açık kahverengi kocaman gözleriyle, güzel elmacık kemikleri ve dolgun dudaklarıyla çok güzel bir kadındı.
Muhteşem lezzeti olan yemekler pişirirdi.
Sefaradlar geleneksel olarak İspanyolca konuşuyorlar tabii; anneannem ve ben de mecburen eski İspanyolca yani Ladino konuşurduk.
Çünkü anneannemin Türkçesi tam anlamıyla evlere şenlikti.
Bir gün beraber sinemaya -o dönem Pangaltı’da Tan Sineması vardı- gitmek için dolmuşa bindik, ineceğimiz yere geldiğimizde, dolmuştaki tek tük sakin konuşmaların arasında anneannemin sesi yankılandı; bağışlayın ama aynen böyle seslendi:
“Şoför efendi, şoför efendiiii, köşe başında koyar misiiin??”
Zavallıcık, sadece bizi köşe başında indirir misin demek istemişti!
PIRASA KÖFTESİ
Albondigas de pırasa
Malzemesi:
- 3 kg pırasa
- 2 dilim ekmek içi
- 2 adet yumurta
- 250 gr. kıyma
- 1 adet haşlanmış patates
- Ayçiçek yağı-kızartmak için
- 1,5 tatlı kaşığı tuz
- 1 çay kaşığı karabiber
- Arzuya göre için ceviz de konulabilir: 200 gr. Küçük parçalara bölünmüş…
Hazırlanışı:
– Pırasaları ayıklayıp yıkadıktan sonra uzunlamasına dörde bölün ve ince ince doğrayın.
– Yumuşayana kadar haşladığınız pırasaları soğutun ve suyu kalmayana kadar sıkın
– Rendelenmiş patatese, kıymayı mutfak robotunda çekilmiş ekmek içi, yumurta, tuz ve karabiber ilave edin. Arzuya göre ceviz de koyun ve iyicene yoğurun.
– Hazırladığınız harcı streç filme sarıp buzdolabında 1 saat dinlendirdikten sonra, köfte haline getirin.
– Bir tavaya bol miktarda ayçiçek yağı ve bir tutam tuz atın, yağı iyicene kızdırdıktan sonra una buladığınız köfteleri yağa atın, kızaran köfteleri bir kağıt havlu üzerine sıcak servis edin.
– Bir başka kızartma şekli de var: İlk önce una bulanmış sonra çırpılmış yumurtaya bulayıp öyle de kızartabilirsiniz…