TeleSUR’un İngilizce bölümü, kendisini “bir sendikacı ve Kolombiya Solu’nun siyasal lideri olarak” tarif eden ve Kolombiya’da siyasal bir mahkûm olan Huber Ballesteros ile söyleşi yaptı. (Yayınlanma tarihi 23 Mayıs 2016) Köylü kesiminden gelen Huber Ballesteros Tarım İşçileri Ulusal Sendika Federasyonu ve Kolombiya İşçileri Konfederasyonu’nun Ulusal Yürütme Komitesi üyesi. Kendisi ayrıca 1980’lerdeki Yurtsever Birlik’e1 karşı yapılan soykırımdan kurtulmuş biri olup bu partinin sözcüsüydü.
Bize nasıl tutuklandığınızı anlatabilir misiniz?
Ben Kolombiya’nın başkenti Bogota’daki yüksek güvenlikli La Picota’da hapsedildim.1 Cumhuriyet Başsavcısı ve Ulusal Polis tarafından ayaklanma ve yasal bir çerçevede terörizmin finansmanı suçlarıyla itham edildim.
Yasal çerçevede diyorum, çünkü gösterilen kanıt ulusal polis ve savcı tarafından yerleştirilmişti ve yalancı şahitlik yapmaları için şahitlere para ödediler. 2013 Ulusal Çiftçi Grevi’nin sözcüsü olarak kıdemli hükümet yetkilileriyle temasa geçmeye çalışırken esir alındım.
Siyasal mahkûmlar için hapishane koşulları üzerine neler söyleyeceksiniz?
Kolombiya’da 138 hapishane ve bu hapishanelerde kalan 123 bin mahkûm var ve bunlardan yaklaşık olarak 9 bini siyasal mahkûmdur. Koşullar içler acısı: Aşırı kalabalık, yetersiz beslenme, gardiyanların suistimali, hemen hemen hiçbir sağlık bakımı, dinlenme ve iş alanının olmaması… Bütün bunlar Ulusal Islahevi ve Hapishane Kurumu’ndaki yolsuzlukla birleştiğinde bu haklardan ancak satın alma yoluyla yararlanmak durumunda kalıyoruz.
Kolombiya’daki çatışmada ve haklar mücadelesinde ABD hükümetinin rolü neydi?
ABD hükümeti Kolombiya çatışmasında aktif ve sürekli bir rol oynadı. Bizim işlerimize müdahalelerin tarihi İspanya krallığından bağımsızlığımızı elde ettiğimiz zamana kadar gider. İspanya krallığı daha sonra da Panama’nın bizden ayrılmasını finanse etti ve sponsorluğunu da yaptı.
Lazo Planı2 Marquetalia’da çiftçilere karşı saldırganlığı başlattı. Bu plan kapsamında hükümet içerisinde oluşturulan kalıcı danışma kuruluna, 60’larda paramiliter grupların yaratılması ve neredeyse 20 yıl önce “uyuşturucu kaçakçılığına karşı savaş” adı altında Kolombiya Planı’nın finansmanına yardımcı olan ABD Güney Komutanlığı da dahil edildi. ABD hükümeti onyıllardır bu çatışmadan ve onun sonuçlarından sorumludur.
CONAP nedir? Nasıl ve neden kuruldu?
Ulusal Tarım Kuruluşları ve Halk Koordinasyonu (CONAP)3 Kolombiya’daki halk mücadelesinin geliştiği bir zamanda ortaya çıktı. Alvaro Uribe hükümetinin4 iki dönemi büyük baskılar ve halkçı-olmayan ekonomik ve siyasal önlemlerle anılmaktaydı. Bu bağlamda sendikalar, köylü organizasyonları, kadınlar, gençler, öğrenciler, yerinden yurdundan edilmişler, yerliler, Afro-Kolombiyalılar ve toplumun diğer kesimlerindeki ezilenler sınıfsal özelliği olan ulusal bir koordinasyon kurmaya karar verdiler, çünkü devlet terörizmine karşı koymak için organizasyona ve mobilizasyona ihtiyaç olduğunu anlamıştık.
Eğer bu karanlık dönemi analiz edersek, halk hareketinin her zaman barış, demokrasi ve sosyal adalet mücadelesine sahip çıktığı görülecektir. Ulusal koordinasyon kurulduktan sonra CONAP aralarındaki ihtilafları ve anın basit ihtiyaçlarını da aşarak sınıf karakteri olan organizasyonlar arasında birleştirici bir rol oynamaya başladı.
Hükümetin halk hareketi üzerindeki baskılarıyla nasıl başediyorsunuz?
Tarihsel olarak Kolombiya oligarşisi şiddeti hep politikasının bir aracı haline getirmiştir. Kolombiyalılar olarak bizler neredeyse bu 200 yıllık cumhuriyetin tamamında, devlet baskısının olmadığı bir dönem yaşamadık. Toplumsal protestoların ve muhalefetin kriminalleştirilmesi devlet terörü boyutlarına ulaştı.
Bugün barış anlaşmasını imzalamaya yaklaştıklarında da işler pek değişmedi, hükümet kurumlarının paramiliter güçlerle gizli anlaşması sadece devam etmekle kalmadı, tersine son aylarda hız kazandı. Devlet güçleri Yurtsever Yürüyüş’ün5 118 üyesini katlettiği gibi 69 insan hakları aktivistini öldürdü ve sosyal hareketlerin 300 liderini de tutukladı. İşte bu ülkede içinde yaşadığımız ve savaştığımız devletin baskı koşulları bunlar.
CONAP’ın Yurtsever Yürüyüş hareketine katılımı nasıl?
CONAP, Yurtsever Yürüyüş hareketi içerisindeki iş planlarının ve politik platformların geliştirilmesine katkı sunan en önemli organizasyonlardan biri oldu ve olmaya da devam ediyor. CONAP, iktidara yönelik siyasal mücadelenin halkçı ve demokratik kamp içerisinde mümkün olan en geniş birliğin sağlanmasını gerektirdiğine inanıyor.
Buradan bakıldığında, CONAP, Kolombiya solunun diğer toplumsal platformları, hareketleri ve siyasal partileriyle birlikte, siyasal iktidarı ele geçirmemizi sağlayacak olan geniş bir cephe ya da alternatif iktidar bloku kurmayı ümit ettiğimiz bu koordinasyonun tamamına sahip çıkılması gerektiğine karar verdi.
Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri – Halkın Ordusu (FARC-EP) ile Kolombiya hükümeti arasındaki barış sürecinin işleyişi üzerine düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Şüphe yok ki çoğunluğun bakış açısı Kolombiya’daki çatışmanın bitirilmesine coşkuyla destek verilmesi gerektiği yönünde. Sadece aşırı sağdaki bir azınlık Kolombiya’nın bu hayalini sorguluyor ve nihayetinde buna ulaşılmasına muhalefet ediyor.
Şimdiye kadarki sürece bir itirazım yok, bu durum bizi iyimser kılıyor. Ancak elinde muazzam bir medya olan güçlü bir aşırı sağın varlığı da bir gerçek. Çatışmanın ekonomik ve siyasi nedenlerinin üstesinden gelinmesi için yapılması gereken şeyleri, daha önceden olduğu gibi, şiddet kullanan muhalefetin engelleyebileceği, antlaşmanın uygulanmasına set çekebileceği, antlaşmayı berbat edebileceği ve bundan dolayı da sosyal adalet temelinde istikrarlı ve kalıcı bir barışa ulaşılmasını engelleyebileceği kuşkusu bizi korkutuyor.
——-
30 Eylül 2016’da yapılan ikinci söyleşide Ballesteros, halk oylaması ve bunun Kolombiya halkı için anlamı ve önemine değindi
Halk Oylaması Sadece Bir İlk Adımdır
Ülke nihai barış müzakerelerine ve Kolombiya’yı barışa doğru götürecek olan ve üzerinde mutabık kalınan nihai anlaşmaya nasıl bir tepki gösterdi? Barış fikrine karşı olan insanlar var mı? Eğer varsa, bunlar kimler ve neden karşılar?
Kolombiyalılar genel olarak barış anlaşmasını oldukça sıcak karşıladılar. Buna karşı çıkan ve eski Başkan (Alvaro) Uribe’nin liderliğinde aşırı sağcı toprak ağalarından oluşan bir kesim var. Bu çok küçük, fakat çok da güçlü bir kesim ve anaakım medyanın desteğine; özellikle de Ardila Lulle’nın sahibi olduğu ve yine aynı kapitaliste ait Postobon gibi paramiliter güçleri desteklediği için soruşturmaya tabi olan şirketlerden/televizyonlardan biri olan RCN’nin desteğine sahip.
Peki neden bir halk oylaması yapılacak? Daha fazla savaşmak yerine bir barış anlaşmasına varılmasının ülke için daha iyi olduğu çok açık değil mi?
Halk oylaması meselesi aslında bir siyasal manevra. Anayasaya göre başkanın bir halk oylaması yapması gerekmiyor, fakat bence muhalefette barışa karşı çıkan bir kesimin varlığı görünürde olduğundan, her ne kadar bağlayıcı olmasa da halkçı bir referandum sürece daha fazla meşruiyet kazandıracaktır.
2 Ekim’de barışın ya da “Evet“ oyunun kazanacağını düşünüyor musunuz? Eğer kazanırsa, barışa karşı çıkan sağ kanat sizce nasıl bir tepki verecek?
Kolombiyalıların çoğunluğunun halk oylamasında “Evet” oyu vereceğini düşünüyorum. “Hayır” kampının çok az destekçisi var, ciddi argümanları yok, bütün yaptıkları yalan söylemek ve olguları çarpıtmak. Sağ ve aşırı sağ şüphesiz ki FARC-EP sivil hayata geçtiğinde hareketin siyasal bir başarısızlığa uğrayacağına dair iddiaya girmiş durumdalar. Meydan okuma da bu anlaşmayı yeni bir ülke inşa etmek için bir fırsata dönüştürmek anlamına geliyor. Burjuvazi bunu yapmayacak. Bu bizim görevimiz ve bunu başarmak siyasal eylemimizin ne kadar etkili olduğuna bağlı.
Anlaşmalar artık uygulanmaya başlandığında, Kolombiya’da ne tür değişikliklerin olmasını bekliyorsunuz? Kolombiya halkı için ne fark edecek?
Farklı aşamalar var. Birinci aşama silahların toplanması ve silahsızlanma. Bu mahkûmların serbest bırakılması, affın ve cezaların ertelenmesinin onaylanmasıyla paralel gitmeli. Daha sonra, toprak reformu, koka yetiştiriciliği, kurbanlar, adalet ve siyasal katılım anlaşmalarının uygulanması geliyor.
Tabii ki değişim hemen olmayacak. Anlaşmalar uygulandıkça değişim olacak ve bu değişim insanların, bunların uygulanmasına aktif olarak müdahale etmeye ne kadar hazır olduğuna bağlı olacak. İşte istediğimiz ülkeyi yaratmak için ihtiyacımız olan; ekonomik, siyasal ve sosyal koşulları inşa etme fırsatını verecek olan da budur.
Savaşla birlikte ulusal ve uluslararası sağın ne kaybedeceği önemli. Örneğin, bu kadar büyük bir orduya ihtiyaç kalmayacak, çiftçilerden çalınan toprakların çoğunun onlara geri verilmesi gerekecek. Bu kapitalistlerin ceplerini nasıl etkileyecek?
Ordu göreceli bir şey, paramiliter güçlerle birlikte burada hâlâ iki gerilla hareketi var; EPL ve ELN. Onun için kamusal baskının hemen öyle birkaç yılda azalacağına inanmıyorum. Toprak ağalarının korktuğu şeylerden biri de, evet, çatışma esnasında kaybedilmiş olan toprakları geri vermeleri gerektiğidir, fakat kırsal kalkınmada bir değişimin olduğu da doğrudur.
Artık uluslararası ve yerli kapitalistler insani ya da demokratik hususları değil de oturup ekonomik uygunluğu tartışıyorlar. Barışı ticari bir fırsat ve neoliberal gelişme modelleri ile kapitalist üretim metotlarının finansmanını garanti edecek bir yol olarak görüyorlar.6 Bizi kandırmalarına müsaade etmemeliyiz.
Kaynak:
Çeviren: İrfan ÖZDABAK
1 Huber Ballesteros Ağustos 2013’te tutuklanmıştır-ç.n.
2 1948’den 1958’e kadar Kolombiya Muhafazakâr Partisi ile Kolombiya Liberal Partisi arasında devam eden on yıllık iç savaş Şiddet Dönemi olarak adlandırılır. Bu dönemde ve daha sonraları Kolombiya’nın kırsal bölgelerinde oluşturulan silahlı komünist grupların artan aktivitelerine karşı Ekim 1959’da Amerika Birleşik Devletleri’nin kontrgerilla uzmanlarından oluşan “Özel Araştırma Ekibi” Kolombiya’nın iç güvenlik durumunu incelemek üzere Kolombiya’ya gönderildi. Başında ABD generali William P. Yarborough’ın olduğu bu kontrgerilla ekibi 1962 yılında Lazo Planı’nı devreye sokarak şiddetin hüküm sürdüğü alanlarda askeri operasyonlar yaptı ve paramiliter ölüm mangalarının örgütlenmesi de dahil olmak üzere sivil eylem programlarını uygulamaya koydu –ç.n.
3 Ballesteros 2007’den itibaren CONAP’ın inşa sürecinde kilit rol oynadı. CONAP ülke genelinde 400’den fazla organizasyonu birleştirdi ve bunların mücadelelerini 18 maddelik bir programla ulusal düzeyde biraraya getirdi. CONAP 2010 yılında Yurtsever Yürüyüş’e dahil oldu.
4 Barış Antlaşması’na karşı olan 1952 doğumlu Alvaro Uribe 2002’den 2010’a kadar Kolombiya’nın 31. Başkanı olarak görev yapmıştır. Daha önce paramiliter güçlerin komutanlığını yapmış olan Pablo Hernan Sierra ve başka şahitlerin bir başkan adayına karşı açılan davada yaptığı tanıklıklara göre Kolombiya’da 1990larda kurulan Kolombiya Birleşik Savunma Güçleri (AUC) adlı paramiliter grupların da başı olan Uribe hâlâ milletvekilidir. -ç.n.
5 2010 yılından beri Kolombiya sivil toplumu siyasal olarak marjinalleştirilen ve göz ardı edilen insanların seslerini duyurmak için yeni bir sosyal ve siyasal hareket geliştirmeye çalışıyor. Köylüler, sendikalar, Afro-Kolombiyalılar, yerliler, öğrenci organizasyonları ve kadın hareketlerinin de dahil olduğu yaklaşık 2000 organizasyon “kendileri için siyaset yapmak” ve Yurtsever Yürüyüş’ü oluşturmak üzere bir araya geldi. 22-23 Nisan 2012’de toplanan birinci Ulusal Yurtsever Konsey’in toplanmasıyla sosyal ve siyasal bir hareket olarak Yurtsever Yürüyüş’ün anayasası ilan edildi ve 23 Nisan’da bunun için Kolombiya’nın değişik yerlerinden gelen 80 bini aşkın insan Bogota sokaklarında yürüdü-ç.n.
6 Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos ve Senatör Alvaro Uribe’nin siyasal/sınıfsal duruşlarına açıklık getireceğini düşündüğüm şu analizi de okuyucuyla paylaşayım: “…Siyasal bakımdan Kolombiya’nın 1990lardaki neoliberal yeniden-yapılanması sınıf ilişkilerinin ulusal sınırların ötesine geçmesine, böylelikle de devletin hem ulusal hem de bölgesel ve yerel düzeylerde esas olarak yeniden şekillenmesine neden oldu. Bu yeniden yapılanma aynı zamanda bir tarafta küresel sermaye birikimine yönelen kesimler, diğer tarafta uzun bir süredir paramiliter güçlerle, narkotik ihracatı ve ‘ilkel birikim’in içerdiği şiddet yoluyla bölgesel ve yerel siyasal gücü fetheden unsurlar olmak üzere, Kolombiya’nın egemen blokunun içerisinde iki gücün merkezileşmesine neden oldu.”; Forrest Hylton & Aaron Tauss (2016) Peace in Colombia: A New Growth Strategy (Kolombiya’da Barış:Yeni Büyüme Stratejesi), NACLA Report on the Americas, 48:3, 253-259, DOI: 10.1080/10714839.2016.1228174, (s. 255) – ç.n.