Türk edebiyatının usta isimlerinden biri olan yazar Orhan Kemal’in Fatih Cibali’de 12 yıl boyunca kiracı olarak oturduğu evin yıkılma riskinin gündeme gelmesi sonrası CHP milletvekilleri Turan Aydoğan ve Gökhan Zeybek alanda incelemelerde bulundu. Aydoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bina ile ilgilendiğini söyledi.
Binanın yok olmaması gerektiğini söyleyen Turan Aydoğan, “Hem tarihsel kimliğine uygun olarak hem de Orhan Kemal’in Türk edebiyatına olan katkıları anlamında, bu bina en iyi şekilde nasıl değerlendirilir, ona bakmak gerek. Bunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüştüm, bina ile ilgilendiklerini söylediler” dedi.
Türkiye’de kültür varlıklarının korunmasıyla ilgili geleneksel yöntemin kamu mallarının, dini tesislerin ve askeri yapıların korunması olarak anlaşıldığını söyleyen CHP İstanbul Milletvekili ve CHP PM üyesi Gökhan Zeybek, “Hem Orhan Kemal’in yaşamış olduğu bu ev, hem de sokağın başında bulunan Türk tiyatrosunun ölmez eserlerinden biri olan Cibali Karakolu’na konu olan karakol binası gibi korunması gereken sivil mimari yapıları bir bütün olarak ele almalıyız. İstanbul’a lazım olan Kanal İstanbul değil, tarihi yarımadadaki kültürel varlıklarımızın korunmasıdır” ifadelerini kullandı.
Fatih Cibali’deki bu evde doğan ve ilkokul 2. sınıfa kadar bu evde yaşayan Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü, Cumhuriyet gazetesine konuştu. Öğütçü, “Bu eve ilk olarak 1954 yılında gelmişler, 1957 yılında ben de aralarına katıldım, bu evde doğdum” dedi. Orhan Kemal’in 30’dan fazla eserini bu evde yazdığını söyleyen Öğütçü, “Babam, özellikle direkt olarak bu semtle ilgili olan eserlerini burada yazdı” şeklinde konuştu. Öğütçü ayrıca, Orhan Kemal’in sevilen eserlerinden “Elli Kuruş” öyküsündeki evin Fatih’teki bu ev olduğunu, başkahramanın ise Orhan Kemal olduğunu belirtti.
Fatih Cibali’deki evin 12 yıl boyunca birçok önemli olaya şahitlik ettiğini söyleyen Öğütçü, “Bunlardan en önemlisi, 1966 yılında babamın polislerce götürülüp Sultanahmet Cezaevi’ne konulmasıydı. Ben bu evden çıkıp 2 kere babamı cezaevinde ziyaret ettim. 35 gün sonra da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı” dedi.
Binanın müze olabilmesi için yerin çok küçük olduğunu, binanın genişleme imkânının olmadığını söyleyen Öğütçü, “Sadece bu binanın alınması değil, binanın güçlendirilmesi de gerekiyor. Çünkü kapıda da bir kayma var. Şu an çatlak olan yer, babamın oturduğu oda. Bina artık kendini gösteriyor, ‘gitmek üzereyim’ diyor. Ben kendi adıma, bu evin bir çocuk kütüphanesi olmasını çok istiyorum” ifadelerini kullandı.